Tıpkı hayaletleri Faraday kafesine çekmek için sana yaptığımız hologramdan. | Open Subtitles | مثل ذلك الوحد الذي صنعناه منك لنستدرج الاشباح لقفص فاراداي |
yaptığımız videonun açılış karesi. | TED | هذه اللقطة الإفتتاحية من الفيديو الذي صنعناه |
Bizim yaptığımız üründen dolaytı şirket dava edilmiş. | Open Subtitles | لقد أقيمت دعوى قضائية على الشركة بسبب منتج صنعناه |
- İlk Cavil'ı yarattık, öyle mi? | Open Subtitles | لذا كان (كافيل) النموذج الأول الذى صنعناه ؟ |
İkimiz yarattık. | Open Subtitles | أنا وأنت صنعناه |
Sizlere ürettiğimiz ve ilk defa gösterecek olduğum cihazı sunuyorum. | TED | لذلك دعوني أريكم للمرة الأولى الجهاز الذي صنعناه. |
İşte yarattığımız ekonomi bu derece karmaşık. | TED | وسوف تستوعبون حينها الاقتصاد المعقد الذي صنعناه |
Kendimiz için bir şeyler yaptığımız şu sikik dünyada iyi şeyler olamaz. | Open Subtitles | لا شيء جيد يمكن أن يحدث في هذا العالم اللعين الذي صنعناه لأنفسنا |
yaptığımız tank onlara 45 dakikalık daha oksijen sağlar. | Open Subtitles | الخزان الذي صنعناه سيمنحهم خمسة وأربعين دقيقة من الأوكسجين. |
Kendi yaptığımız bir hata için başka bir ülkeyi suçladık. | Open Subtitles | إتهمّنا بَلد آخَر على خطأ صنعناه بأنفُسنا. |
Kendimizi yönetmeye ve kendi yeni ulusumuzu başlatmaya hazırdık ama inşa ettiğimiz, çıkardığımız, yaptığımız ne varsa hâlâ ihtiyar Dünya Ana'nın malıydı. | Open Subtitles | كنا على استعداد لنحكم أنفسنا بأنفسنا والبدء في أمة جديدة من جانبنا ولكن كل ما بنيناه، أو استخرجناه أو صنعناه |
Fail'e yaptığını telefonun öbür ucunda kaç kişinin izlediğini gösteren yaptığımız bu basit uygulama bile bize bu gücü bize verebilir. | TED | قد تكون مجرد مساعدة بسيطة مثل هذا التطبيق الذي صنعناه ليعرض للجناة في الجهة المقابلة من الهاتف كم عدد الأشخاص الذين يشاهدونهم الآن. |
Bu şimdiye kadar yaptığımız en güçlü iksir olduğunu. | Open Subtitles | إنها الجرعة الأقوى من أي شيء صنعناه |
Belki yaptığımız elbisenin içinde büyülü bir şekilde cesaretini kazanırsın. | Open Subtitles | ربما الثوب الذي صنعناه ... سيعمل تعويذة للجرأة عليك... . |
yaptığımız aile yorganını götürebilir. | Open Subtitles | يمكنه أخذ لحاف الحب الذي صنعناه |
Bu şarkı, ilk albümümüzden bu dünyada yaptığımız ilk albümden ki en az yirmiş beş senelik. | Open Subtitles | إنها من ألبومنا الأول... أول ألبوم صنعناه في هذه الحياة، والذي يبلغ عمره حوالي 25 سنة. |
Evet orada. Şimdiye kadar yaptığımız en iyi şeyle birlikte. | Open Subtitles | اجل , هذا افضل شيء صنعناه حتى الآن |
Onu biz yarattık. | Open Subtitles | نحن صنعناه |
Onu biz yarattık. | Open Subtitles | نحن من صنعناه |
Bu önemsiz, tamamen boş gece göğü, gece ürettiğimiz tüm ışığın bir sonucu. | TED | هذه السماء الخالية و غير الملحوظة والخالية تماما، يرجع ذلك بطبيعة الحال إلى الضوء الكلي الذي صنعناه في الليل. |
Ve bu birkaç sene önce bizim icat ettiğimiz birşey ya da yarattığımız. | TED | وهو شئ اخترعناه منذ بضع سنوات مضت أو صنعناه قبل بضع سنوات. |