Bu okul kurulalı on yıI oldu, on yıI sonra hâlâ her toplantı sonrası burada bir sıra çocuk var ve hep aynı suratlar. | Open Subtitles | هذه المدرسة مفتوحة من عشرة سنوات, وفي كل سنة يأتي هنا بعد كل أجتماع,طابور من الطلبة, وكلهم نفس الوجوه المعتادة. |
sıra halinde yürüyen askerler. Beş-altı bin kadar. Haklı. | Open Subtitles | أرى رجال تزحف فى طابور ربما خمسة أو ستة آلاف حسنا |
Uzun bir sıra vardı. Üzgünüm. Gerçekten çok, çok uzun bir sıra vardı. | Open Subtitles | طابور طويل، آسفة، كان الطابور طويل للغاية |
Pazarları ise, böyle kuyruk oluyor. | Open Subtitles | وفي أيام الأحد دائما يكون هناك طابور مزدحم |
Muhtemelen kadınlara çok saçma gelecek bir sorum var: Hiç upuzun bir tuvalet sırasında beklediniz mi? | TED | هناك سؤال أبله محنمل من أى إمرأة تشاهد: هل وقفت من قبل في طابور غير متنساب للمرحاض؟ |
Saçma sapan teşhis sırasına sokma çalışmalarınızdan biri bu.Çok yakında o sıraya gireceksin. | Open Subtitles | سأكون في قسمكم ـ واقفا بين طابوركم المضحك ـ سيكون هناك طابور قريبا |
Burada ölü bir adam var. Kamyonun açılmasını bekleyen bir müşteri sırası varmış. | Open Subtitles | لدينا جثّة واحدة، كان هناك طابور من الزبائن في إنتظار الشاحنة أن تُفتح. |
Hayır, başkasında gönlüm yok. Dükkanda sıra probleminiz var. | Open Subtitles | لا، لاأريدشيئاًآخر، لديكم مشكة طابور في هذا المحل |
Tek sıra olun. Lav şelalesine gidiyoruz. | Open Subtitles | اصطفوا جميعا في طابور واحد إلى شلالات الحمم |
Ayrıca, zorluk çektiğin şeylerden birisi de seni kaçıran adamın süpermarkette sıra beklerken sana gülümsemiş olabilmesi. | Open Subtitles | لكنك مضطربة أيضاً، لأن الرجل ذاته الذي اختطفك.. ربما تكوني قد ابتسمت له في طابور الحساب بالسوق هذا اليوم |
Tamam rezil herifler. Tek sıra olun. Şu adam fotoğraf çekmek istiyor. | Open Subtitles | حسناً أيها الغير مهذبين, لتصطفوا في طابور. |
Ama gitmek zorundayım. Muhtemelen kapıda 25 kişi sıra olmuş bekliyordur. | Open Subtitles | لكنّي عليّ أن أدخل، ربّما هنالك طابور من 25 فردًا بالخارج قيد الإنتظار. |
Umarım umumi bir lavabo bulursun hemen önünde şöyle az sıra olanından. | Open Subtitles | آمل أن تجد لك حمامًا عامًّا قريبًا حيث طابور الإنتظار فيه ليس طويلاً |
Harika. İşsizlik bürosunda kuyruk kısaydı. | Open Subtitles | ممتاز ، كان هناك طابور صغير في مكتب التوظيف |
Başladığım ilk gece, cuma gecesiydi. Uzun bir kuyruk, birçok insan. | Open Subtitles | وكانت أول ليلة لي , الجمعة طابور طويل , والكثير من الناس |
Ama belki sabahları kuyruk falan olunca seninkini kullanabilirim. | Open Subtitles | لكن ربما في الصباح عندما يكون هناك طابور طويل استطيع استخدام حمامك , صحيح? |
Birliklerin ilerleyişi sırasında yollar perişan haldeki mültecilerle doluydu. | Open Subtitles | سرعان ما مرت القوات بأول طابور من اللاجئيين النازحين |
Sence bu saçla bütün bayanlar benimle beraber olmak için sıraya girer mi? | Open Subtitles | هل تظنين أن السيدات الآن يصفون طابور لإختياري بدل رجل له شعر ؟ |
Affedersiniz küçük hanım. El arabası sırası şurada. | Open Subtitles | معذرة أيتها الصغيرة، طابور عربات اليد هناك. |
kuyruğa bakılırsa Çek veya Polonya malı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها تشيكية او بولندية مع هكذا طابور |
Altı ay önce, markette, kasa kuyruğunda beklerken anlatmıştım. | Open Subtitles | ذكرت ذلك لها منذ ستة أشهر عندما كنا نقف في طابور السوق |
Film seyretmek için kuyrukta beklersiniz. Hava buz gibi ya da yağmurlu fark etmez. Ama burada... | Open Subtitles | أنت تريد مشاهدة فيلم، عليك أن تقف في طابور طويل قد يكون الطقس باردا |
Yerler idrarla kaplıyken tuvalet kuyruğu nasıl bu kadar uzun olabiliyor? | Open Subtitles | كيف يكون طابور الحمام بهذا الطول و الأرضية مغطاة بالبول ؟ |
Müvekkilim yarım saat önce tutuklandı dava numarasını öğrenmem için tutuklanma sırasını söylermisiniz? | Open Subtitles | تم إعتقال موكلي قبل نصف ساعة وأحتاج منك التحقق من طابور التوفيق لرقمه المدني |
Havaalanına geç kalmış, uzun bir güvenlik kuyruğuna takılmış ve uçağını kaçırmış. | Open Subtitles | لقد وصل إلى المطار متأخراً وعلق فى طابور طويل، وفوّت طائرته |
Sırf benzin sırasından uzak duracağız diye fazla para vereceğimizi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن أننا قد ندفع أكثر لمجرد تفادي طابور الوقود؟ |
Ne? O kapalı tribün biletlerini almak için bütün gece sırada bekledim. | Open Subtitles | لقد وقفت في طابور طوال الليل لأحصل على هذا المستوى من التذاكر |