Yaklaşık yüz hukuk öğrencisi, birbirini etkilemeye çalışıyordu. | Open Subtitles | حوالي مائة طالب قانون يحاولون إثارة إعجاب بعضهم البعض هل قمتِ بالسباحة ؟ |
İkinci sınıfa giden bir hukuk öğrencisi bile onun itibarını sarsabilir. | Open Subtitles | حالها مزرية جدًّا بحيث يستطيع أي طالب قانون في السنة الثانية أن يجرّدها من الثقة |
hukuk öğrencisi bile şüpheli şahsı davada suçsuz çıkarır. | Open Subtitles | طالب قانون في السنه الاولى سيعرف هذه المعلومه |
Hayır, hukuk öğrencisiyim. | Open Subtitles | اه. آه, لا, آه, انا طالب قانون. انت؟ |
Hayır, hukuk öğrencisiyim. | Open Subtitles | . أوه , لا . أوه , أنا طالب قانون أنت ؟ |
Dairende oturan son kişi hukuk öğrencisiydi. | Open Subtitles | الرجل الاخير الذي عاش في شقتك كان طالب قانون |
Her birinci sınıf hukuk öğrencisi bunu alır. | Open Subtitles | يتحتم كل طالب قانون أخذها في السنة الأولى. |
Bunu bilmiyorlar ama bir hukuk öğrencisi olarak ben biliyorum. | Open Subtitles | إنهم لا يعرفون ذلك لكن لأني طالب قانون أنا أعرف ذلك |
İlk kez 1866 yılında bir edebiyat dergisinde seri olarak yayınlanan roman, Saint Petersburg'da genç bir hukuk öğrencisi olan Rodion Romanovich Raskolnikov'un hikâyesini anlatıyor. | TED | نُشرت لأول مرة في مجلة أدبية عام 1866، تحكي الرواية قصة روديون رومانوفيتش راسكولنيكوف، طالب قانون شاب في سانت بيترسبيرج. |
- Sen hukuk öğrencisi değilsin. - Onlar bunu da bilmiyor. | Open Subtitles | لست طالب قانون - إنهم لا يعرفون ذلك أيضًا - |
Yarı zamanlı hukuk öğrencisi ve amatör DJ. | Open Subtitles | طالب قانون بعمل إضافي وعازف (دي جي) هاوٍ |
Evet yine bir hukuk öğrencisi vak'ası. | Open Subtitles | أجل، طالب قانون مدلل آخر. |
USC'de hukuk öğrencisi. | Open Subtitles | طالب قانون في "يو أس سي". |
Ah, evet, Harris James gibi önemli hukuk öğrencisi saygın itibarın kedi alerjisi ile birlikte yapacak daha iyi şeyleri vardır. | Open Subtitles | نعم , سُمعتك العريقة كـ(هاريس جيمس) طالب قانون مهم... لديه اشياء اهم بكثير لفعلها , وحساسية ضد القطط |
O zamanlar sadece havalı bir hukuk öğrencisiydi. | Open Subtitles | حين ذاك، كان فقط طالب قانون وسيم |