Sadece müzakere masasına ciddi olarak anlamak istedim. | Open Subtitles | لا يأملون سوى أن يُؤخذون على محمل الجديّة على طاولة المفاوضات |
Beyaz Saray kaynaklarına göre Bandar Başkanı Razani Başkan yardımcısının özrünü kabul etti ve müzakere masasına geri döndü. | Open Subtitles | البيت الأبيض يقول بأن رزاني رئيس باندار قبل اعتذار نائبة الرئيس ورجع بالفعل إلى طاولة المفاوضات |
Bu konuda garanti vermezse Başkan'ın müzakere masasına yanaşması bile mümkün değildir. | Open Subtitles | ... ولكن من دون التأكد من أن الرئيس لن ياتي أبداً . إلى طاولة المفاوضات |
Antlaşmanın uygulanamaz hale gelmesi durumunda pazarlık masasına tekrar oturmaya da hazırlıklı olmaları gerekir. | TED | ان الاطراف المتحاربة عليها ان تستعد للعودة دوما الى طاولة المفاوضات اذا كانت الاتفاقية المبرمة غير شاملة او كافية |
Berlin'in Batı bölümlerindeki Sovyet ablukasının, müttefikleri pazarlık masasına geri döndürmek için yeterli olacağından emindi. | Open Subtitles | كان واثقا أنّ الحصار السوفيتي لقطاع برلين الغربي سيكون كفيلاً لإجبار الحلفاء الجلوس على طاولة المفاوضات مجددًا |
masaya bir başka insanın uygun bir modeli ile gelebilmelisiniz. | TED | عليك أن تكون قادراً على المجيء إلى طاولة المفاوضات مع نموذج مناسب لشخص آخر. |
Bizimle tekrar masaya oturmalarını sağlamanın başka yolu yok. | Open Subtitles | ليس لدى اى طريق أتمكن منها لأجعلهم يعودون على طاولة المفاوضات |
Ayrılıkçılara, Rusya Federasyonu'na ve Gürcistan halkına yalvarıyorum haydi müzakere masasına geri dönelim. | Open Subtitles | "إنّي أؤيد الإنفصال عن (روسيا)، وكذلك جميع مواطني (جورجيا)" "لنعد إلى طاولة المفاوضات" |
15 dakika içinde, Ray, De Gaulle'den müzakere masasına oturmasını isteyecek. | Open Subtitles | خلال 15 دقيقة، "راي" سوف يطلُب من "دي جول" لكي يأتي على طاولة المفاوضات. |
De Gaulle'ü müzakere masasına çekebilirim. | Open Subtitles | يُمكِنُني أن أُحضِر "دي جول" على طاولة المفاوضات. |
Sanborn'un da ihmale katkıda varmış. - Tam bir başarı olmasa da pazarlık masasına tekrar oturmamızı sağlamaya yeter. | Open Subtitles | قد لا يكون انتصاراً شاملاً ، لكنه يكفي لإعادتنا على طاولة المفاوضات من جديد |
Sayın Hakim, PlatacoStillman'ı pazarlık masasına oturtmak bir yılımızı aldı. | Open Subtitles | حضرة القاضية, لقد لزمنا عاماً كاملاً لإحضار بلاتاكوستيلمان إلى طاولة المفاوضات |
Biz çok korkmuştuk onlardan. pazarlık masasına koşa koşa oturdular. | Open Subtitles | لقد أخفناهم بشدة، وهرعوا نحو طاولة المفاوضات. |
Artık savaşma gayretlerini kaybetmiş durumdalar ve bu yüzden pazarlık masasına oturmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | لم يعد لديهم القدرة على مواصلة جهودهم الحربية, وهذا أجبرهم للجلوس على طاولة المفاوضات. |
Alcina, başkanın Bud'ı ara. Ona Linda'yı pazarlık masasına oturtmasını söyle. | Open Subtitles | (ألسينا), إتصلي برئيسكِ (بود), و أخبريه أن يعود بـ(ليندا) إلى طاولة المفاوضات |
Yani Kuzey de, Güney de yeniden masaya oturacaklar. | Open Subtitles | وبذا يرجع الشمال والجنوب الى طاولة المفاوضات |
masaya onu getirebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | كنت أعرف أنني أنا الوحيد الذي يمكن أن يحقق لها الى طاولة المفاوضات. |
Bizi masaya oturtacak bilet de işte bu füzeler! | Open Subtitles | وهذا هو تذكرتنا إلى طاولة المفاوضات |