- Çığlık atıyordu! - Bu onun güle güle deme tarzı. | Open Subtitles | ـ لقد كانت تصرخ ـ تلك طريقتها في قول مع السلامة |
Onun hayat tarzı bir sır değildi, çoğu kişi de bunu bilirdi. | Open Subtitles | وأن طريقتها في تلك الحياة لم تكن سرا وأن الكثيرين يعرفون بذلك |
Onun görünen duyarsızlığı ve duygusal zalimliği, yalnızca insanların hislerini anlamak veya empati kurmak konusundaki beceriksizliği ile baş etme yöntemi. | Open Subtitles | أتعلم أن عدم شعورها بالحساسية و قسوتها العاطفية هي مجرد طريقتها للتعامل مع عدم قدرتها لفهم |
Annemin kendine göre sorunlarını çözme yöntemi vardı. | Open Subtitles | "كانت أمّي لديها طريقتها الخاصّة لحلّ المشاكل. |
Onu hiç tanımamıştı, ancak hastalarıyla ilgilenmek babasıyla bağlanmanın yoluydu. | Open Subtitles | لم تعرفه حتى ولكن مقابلو مرضاه كانت طريقتها بالأتصال به |
Bay Kent, ailenizin araçlarının değişik bir gidiş şekli var. | Open Subtitles | حسناً سيد كينت من المؤكد ان عائلتك لها طريقتها في المرور خلال الشاحنات |
Eğer bir şeylerin farklı olmasını istiyorsan bunu yapmalısın kendi kendine yapmalısın. | Open Subtitles | إذا تريد أن ترى الاشياء بشكل مختلف، أعمل طريقتها. اعملي هذا لنفسك. |
Diyorum ki, onun geç gelmesinin kendince bana kizgin oldugunu söyleme sekli diye düsündüm. | Open Subtitles | لقد قلت أنني اعتقد بأن تأخيرها كان طريقتها لتقول بأنها غاضبة مني.. |
Çünkü O, her şeyi doğru yöntemle değil kendi yöntemiyle yapmak istiyor. | Open Subtitles | لأنها تريد الأشياء أن تمشي على طريقتها بدل أن تكون على الطريق الصحيح |
Onun davranışları karmaşık programların sonucunda oluşsa da oluşmasa da, onunla ilgili konularda ve bildiklerini öğrenmek için en iyi yol onun yöntemleri ile ona yaklaşmak olacaktır, en azından şimdilik. | Open Subtitles | سوا سلوكها نتيجة برمجة متطورة أولا أفضل طريقة لإكتشاف الذي تعرفة هي التعامل معها على طريقتها الخاصة.على الأقل الآن |
Her şey düzelir düzelmez geri gelir Bu onun tarzı. | Open Subtitles | سوف تعود قريبا حالما تتجاوز كل شئ,هذه طريقتها |
Düşünmeni istediği şeyi düşündürtmek onun tarzı. Bu onun sanatı. | Open Subtitles | إنها طريقتها لكي تجعلك تظن بما تريده هي منك أن تظنه |
Hayır, tarzı doğru değildi ama niyetini tamamen anlıyorum. | Open Subtitles | لا , طريقتها كانت خاطئة , لكن أنا افهم كليا نواياها |
Her toplumun kendine has bir vedalaşma yöntemi vardır. | Open Subtitles | كل ثقافة لديها طريقتها الخاصة في الوداع |
Kulağa çılgınca gelse de bu onun özür dileme yöntemi. | Open Subtitles | يبدو الأمر مجنونًا، إنها... إنها طريقتها في الإعتذار. |
Bu onun bize değerini kanıtlama yöntemi mi? | Open Subtitles | هذي هي طريقتها للإثبات لنا أنها تستحق؟ |
Bu, onun hoşça kal deme yoluydu, ben ise, beynimde 2 yılın uzun olmadığını tekrarlıyordum sürekli. | Open Subtitles | لقد كانت تلك طريقتها في الوداع ولقد فضلت أردد في مخيلتي إن سنتان ليست بالكثير |
Bu, onun hoşça kal deme yoluydu... ben ise, beynimde 2 yılın uzun olmadığını tekrarlıyordum sürekli. | Open Subtitles | لقد كانت تلك طريقتها في الوداع ولقد فضلت أردد في مخيلتي إن سنتان ليست بالكثير |
Babamın sürekli onu aldatmasıyla başa çıkma yoluydu. | Open Subtitles | كانت طريقتها في التعامل مع خيانة أبي لها طوال الوقت |
Bak, bak. Bütün bunlar aslında annemin yardım etme şekli. | Open Subtitles | كل ما تفعله أمي هذه طريقتها في المساعدة |
Hayır, hayır Ray. Bu onun eleştirme şekli. | Open Subtitles | لا يا راي هذه طريقتها في الإنتقاد |
Tamirciyle kendine bir yol çizmek gibi. | Open Subtitles | كاستعمال طريقتها الخاصة مع العامل الشجاع |
kendince üstesinden gelmek istiyor sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنّها تتعامل مع ذلك على طريقتها الخاصّة. |
Sanırım bana kendi yöntemiyle... | Open Subtitles | و أعتقد أن ذلك طريقتها لتقول لى : |
Ama kendisini kollamak için yöntemleri vardı. | Open Subtitles | ولكن كانت لها طريقتها الخاصة في حماية نفسها |