Onca yolu sürükleyip getirdin beni. | Open Subtitles | لقد جررتيني طوالَ الطريقِ إلى هنا |
Onca zamandır orada mı oturuyordun? | Open Subtitles | أكنتَ جالساً هنا طوالَ الوقت؟ |
Onca zamandır komada olan bir John Doe var ama kimse onu haber yapmadı, öyle mi? Kimse onu aramadı? | Open Subtitles | طوالَ هذا الوقت (جون دو) في غيبوبة و لم يضع أحدٌ هذا في الأخبار؟ |
Çok güzel, Cyril, ama Sürekli kavga etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | هذا جيد يا سيريل، لكن ليسَ عليكَ العِراك طوالَ الواقت |
Geldim çünkü Sürekli seni ofise geri çekmeye çalışmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | أتيتُ لأنّي تعبتُ من محاولة إعادتكَ إلى المكتب طوالَ الوقت |
Eğer bütün bildiğin buysa, bana kıyağını alıp kıçımı öpme zamanını bekleyebilirsin, çünkü ortaklar gayet normal şekilde büroları terk edip geri gelirler. | Open Subtitles | لو كان ذل كلّ مالديك، يمكنكَ بأن تجمع معروفك بأحلامك، لأن الشركاء يغادرون الشركة ويرجعون إليها طوالَ الوقت. |
Eğer bütün bildiğin buysa, bana kıyağını alıp kıçımı öpme zamanını bekleyebilirsin, çünkü ortaklar gayet normal şekilde büroları terk edip geri gelirler. | Open Subtitles | لو كان ذل كلّ مالديك، يمكنكَ بأن تجمع معروفك بأحلامك، لأن الشركاء يغادرون الشركة ويرجعون إليها طوالَ الوقت. |
Bana ihtiyacı vardı. Onca yıl, ihtiyacı vardı... | Open Subtitles | "لقد كانت بحاجتي، طوالَ تلكَ السنوات..." |
Sürekli,penceremizin dışındaydı. | TED | وقد كانَ كلُّ هذا في حديقةِ منزلي طوالَ الوقت. |
İtmeye devam et. Sürekli sağına güvenme. | Open Subtitles | عليكَ أن تَستمِر باللَكم لا تَعتَمِد على اليَد اليُمنى طوالَ الوَقت |