Onu iyileştirmenin tek yolunun bir yerden bir bebek bulmak olduğunu düşündün. | Open Subtitles | و ظننتَ أنّ السبيل الوحيد لجعلها تتحسّن هو بالعثور على طفل لها |
Öldüğümü düşündün ve beni önemsiz bir şeymiş gibi atabileceğini mi sandın? | Open Subtitles | ظننتَ أني رحلت، لذلك ظننتَ أنّه يمكنُك رميي كأنّي شيءٌ غير مهم |
Beni deli mi sandın? Hayır canım, manyağım. | Open Subtitles | ظننتَ بأنّي مجنون كلّا يا عزيزي، بل أنا مخبول. |
Dava yüzünden sanmıştım, o yüzden ben de dava yüzünden sandım. | Open Subtitles | لقد ظننتَ أن الأمر متعلق بالقضية لذا إعتقدتُ أنا أن الأمر متعلق بالقضية |
Bu ilk tanıştığımız ve beni ucuz bir fahişe sandığın masaydı. | Open Subtitles | هذة الطاولة التي تقابلنا بها لأول مرة وأنت ظننتَ أني عاهرة رخيصة |
Hep merak ettim orada kardeş olduğumuz için mi kaldın yoksa seni gitmeye çalışırsan seni döveceğimi düşündüğün için mi kaldın? | Open Subtitles | لطالما تسائَلت هَل بقيتَ معي لأننا أُخوَة أم بقيتَ لأنكَ ظننتَ أني سأضربكَ إن حاولتَ الذهاب؟ |
Kara dumanla konuşmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüştün. | Open Subtitles | ظننتَ أنّها فكرةٌ سديدةٌ لتتحدّث مع الدخان الأسود |
Yani sana elimi uzattığımı düşünüyordun, ve bununla başa çıkma biçimin bu mu? | Open Subtitles | إذاً قد ظننتَ أنني كنت أحاول التودد إليك وهكذا تتعامل مع الأمر |
-Benim için geri geldiklerini düşündüm! -Kim senin için geri geldi diye düşündün? | Open Subtitles | ، ظننتُ أنهم عادوا من أجلي ظننتَ من عادوا من أجلك ؟ |
Yakalanmayacağını düşündün, ki bunun anlamı da ya benim aptal olduğumu düşünüyorsun,... ..ki bu da hoşuma gidiyor- Saçlarımı farklı tarıyorum- | Open Subtitles | ظننتَ أنني لن أنتبه لهذا مما يعني أنك إما تظنني أحمق مما يطريني جداً لقد غيّرت تسريحة شعري |
Brooklyn'e taşınınca seni bulamayacağımı mı düşündün? | Open Subtitles | هل ظننتَ بمجيئك إلى بروكلين لن أستطيع إيجادك؟ |
Ve bu şekilde bir anda bir çözüm bulduğunu düşündün... | Open Subtitles | وأتخيل كيف ظننتَ في تلك اللحظة أنك وجدتَ الحل |
Buraya gelerek neyi başaracağını sandın? | Open Subtitles | ماذا ظننتَ أنّكَ ستحقّقه بمجيئك إلى هنا؟ |
Pislik içinde doğmuş dudakların, çok güzel deliklerde bulunmuş çubuğuma dokunmasına gerçekten izin vereceğimi mi sandın? | Open Subtitles | هل ظننتَ بصدق أنني سأدعُ تلك الشفتين القذرة بأن تلمس قضيباً لايعرفُ إلا المؤخرات الجميلة؟ |
Eğer özünü geri alırsan bu seni düzeltir sandın ama olmadı. | Open Subtitles | لقد ظننتَ أنه بإستعادتك لنعمتك أنها سوف تصلح جميع أمورك لكنها لم تفعل |
Bir de bu kaderden kaçabileceğini sandın. | Open Subtitles | ظننتَ أنّ بإمكانك الإفلات مِنْ هذا المصير |
Benimle gurur duyarsın sanmıştım. Dediğini yaptım. | Open Subtitles | ظننتَ ستكون فخوراً بي لقد فعلت ما أخبرتني به |
Birini tanıdığını sandığın ancak aslında nasıl biri olduğunu hiç bilmediğini fark ettiğin oldu mu hiç? | Open Subtitles | هل ظننتَ من قبل أنّكَ تعرف شخصاً ثم اكتشفتَ أنّكَ لا تعرف مَن هو على الإطلاق؟ |
Tam da şu an değil tabii ki ama 18 yaşında olacağını düşündüğün kişi değilsen kimin umurunda ki? | Open Subtitles | ليس في هذه اللحظة الخاصة، كما هو واضح، من يهتم إن لم تكن أنت الشخص الذي ظننتَ نفسكَ ستكونه عندما كنت بسنّ الثامنة عشرة. |
Annesini koruyor olması da mümkün. Sen onun cinayet işleyebilecek biri olduğunu düşünmüştün. | Open Subtitles | من الممكن أنّه يحمي والدته، فقد ظننتَ أنّها قادرة على القتل. |
Tüm bu zaman boyunca, bu işten nefret ettiğini düşünüyordun. | Open Subtitles | وطوال ذلك الوقت ظننتَ أنك ستكره هذه الوظيفة |
Kendi kredi kartını kullandığını sanıyordun. | Open Subtitles | أنتَ ظننتَ أنّكَ كنت تستخدم البطاقة الإئتمانية الخاصة بك |
Bence Bratva içindeki durumların düşündüğünden daha karışık olduğunu anlayacaksın. | Open Subtitles | أعتقد أنّك ستدرك أن الظروف داخل (البراتفا) أعقد قليلًا مما ظننتَ. |
Seni Beyaz Saray'a sokacağımı sanıyorsan kafayı yemişsin. | Open Subtitles | إن ظننتَ أنّي سأتدبّرُ دخولنا للبيتِ الأبيض، فأنتَ مجنون. |