"ظننتَ" - Traduction Arabe en Turc

• düşündün
• sandın
• sanmıştım
• sandığın
• düşündüğün
• düşünmüştün
• düşünüyordun
• sanıyordun
• düşündüğünden
• sanıyorsan

Onu iyileştirmenin tek yolunun bir yerden bir bebek bulmak olduğunu düşündün.
و ظننتَ أنّ السبيل الوحيد لجعلها تتحسّن هو بالعثور على طفل لها

Öldüğümü düşündün ve beni önemsiz bir şeymiş gibi atabileceğini mi sandın?
ظننتَ أني رحلت، لذلك ظننتَ أنّه يمكنُك رميي كأنّي شيءٌ غير مهم

Beni deli mi sandın? Hayır canım, manyağım.
ظننتَ بأنّي مجنون كلّا يا عزيزي، بل أنا مخبول.

Dava yüzünden sanmıştım, o yüzden ben de dava yüzünden sandım.
لقد ظننتَ أن الأمر متعلق بالقضية لذا إعتقدتُ أنا أن الأمر متعلق بالقضية

Bu ilk tanıştığımız ve beni ucuz bir fahişe sandığın masaydı.
هذة الطاولة التي تقابلنا بها لأول مرة وأنت ظننتَ أني عاهرة رخيصة

Hep merak ettim orada kardeş olduğumuz için mi kaldın yoksa seni gitmeye çalışırsan seni döveceğimi düşündüğün için mi kaldın?
لطالما تسائَلت هَل بقيتَ معي لأننا أُخوَة أم بقيتَ لأنكَ ظننتَ أني سأضربكَ إن حاولتَ الذهاب؟

Kara dumanla konuşmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüştün.
ظننتَ أنّها فكرةٌ سديدةٌ لتتحدّث مع الدخان الأسود

Yani sana elimi uzattığımı düşünüyordun, ve bununla başa çıkma biçimin bu mu?
إذاً قد ظننتَ أنني كنت أحاول التودد إليك وهكذا تتعامل مع الأمر

-Benim için geri geldiklerini düşündüm! -Kim senin için geri geldi diye düşündün?
، ظننتُ أنهم عادوا من أجلي ظننتَ من عادوا من أجلك ؟

Yakalanmayacağını düşündün, ki bunun anlamı da ya benim aptal olduğumu düşünüyorsun,... ..ki bu da hoşuma gidiyor- Saçlarımı farklı tarıyorum-
ظننتَ أنني لن أنتبه لهذا مما يعني أنك إما تظنني أحمق مما يطريني جداً لقد غيّرت تسريحة شعري

Brooklyn'e taşınınca seni bulamayacağımı mı düşündün?
هل ظننتَ بمجيئك إلى بروكلين لن أستطيع إيجادك؟

Ve bu şekilde bir anda bir çözüm bulduğunu düşündün...
وأتخيل كيف ظننتَ في تلك اللحظة أنك وجدتَ الحل

Buraya gelerek neyi başaracağını sandın?
ماذا ظننتَ أنّكَ ستحقّقه بمجيئك إلى هنا؟

Pislik içinde doğmuş dudakların, çok güzel deliklerde bulunmuş çubuğuma dokunmasına gerçekten izin vereceğimi mi sandın?
هل ظننتَ بصدق أنني سأدعُ تلك الشفتين القذرة بأن تلمس قضيباً لايعرفُ إلا المؤخرات الجميلة؟

Eğer özünü geri alırsan bu seni düzeltir sandın ama olmadı.
لقد ظننتَ أنه بإستعادتك لنعمتك أنها سوف تصلح جميع أمورك لكنها لم تفعل

Bir de bu kaderden kaçabileceğini sandın.
ظننتَ أنّ بإمكانك الإفلات مِنْ هذا المصير

Benimle gurur duyarsın sanmıştım. Dediğini yaptım.
ظننتَ ستكون فخوراً بي لقد فعلت ما أخبرتني به

Birini tanıdığını sandığın ancak aslında nasıl biri olduğunu hiç bilmediğini fark ettiğin oldu mu hiç?
هل ظننتَ من قبل أنّكَ تعرف شخصاً ثم اكتشفتَ أنّكَ لا تعرف مَن هو على الإطلاق؟

Tam da şu an değil tabii ki ama 18 yaşında olacağını düşündüğün kişi değilsen kimin umurunda ki?
ليس في هذه اللحظة الخاصة، كما هو واضح، من يهتم إن لم تكن أنت الشخص الذي ظننتَ نفسكَ ستكونه عندما كنت بسنّ الثامنة عشرة.

Annesini koruyor olması da mümkün. Sen onun cinayet işleyebilecek biri olduğunu düşünmüştün.
من الممكن أنّه يحمي والدته، فقد ظننتَ أنّها قادرة على القتل.

Tüm bu zaman boyunca, bu işten nefret ettiğini düşünüyordun.
وطوال ذلك الوقت ظننتَ أنك ستكره هذه الوظيفة

Kendi kredi kartını kullandığını sanıyordun.
أنتَ ظننتَ أنّكَ كنت تستخدم البطاقة الإئتمانية الخاصة بك

Bence Bratva içindeki durumların düşündüğünden daha karışık olduğunu anlayacaksın.
أعتقد أنّك ستدرك أن الظروف داخل (البراتفا) أعقد قليلًا مما ظننتَ.

Seni Beyaz Saray'a sokacağımı sanıyorsan kafayı yemişsin.
إن ظننتَ أنّي سأتدبّرُ دخولنا للبيتِ الأبيض، فأنتَ مجنون.