Öyle çaresiz görünüyordu ki, içinizden sadece kollarınıza alıp onu rahatlatmak geliyordu. | TED | حتى أعلى رأسها. بدت حقاً عاجزة وكانك تريد فقط أن تحملها بذراعيك وتطمئنها. |
Bu muazzam bir ticari ve sosyal fırsat, kıta hiç de çaresiz değil. | TED | هذه فرصة تجارية واجتماعية عظيمة، وليست بقارة عاجزة. |
Bu durumda polis gücümüzün aciz kaldığı gerçeğini kabul etmeliyiz! | Open Subtitles | علينا أَنْ نُواجهَ الحقيقةَ بأنّ شرطتنا عاجزة فى هذه المسألةِ |
Sana kahramanların gücünü de verebilirim, seni güçsüz de bırakabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أعطي لكم قوة الأبطال أو أترك لكم عاجزة. |
Eğer askerlerimiz onları bozguna uğratırsa bu Çin'in artık çaresiz olmadığını ispatlar ve bağımsızlığın başlangıcı olur. | Open Subtitles | أنها ستثبت أن الصين لم تعد عاجزة ويكون بداية الحرية كل يتحدث مع صوت وطني |
Senin oynadığın bu kadın en az senin kadar benim kadar çaresiz. | Open Subtitles | هذهالمرأةالتيتؤديندورها.. عاجزة تماماً كحالتي هذه المرأة ليس لديها أي أسحلة |
Fakat kendimi çok çaresiz hissediyorum, burada hiçbir şey yapmadan bekliyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي أَشْعرُ باني عاجزة جداً فقط اجلس في البيت ولا اعَمَل شيءِ |
Lugash, çaresiz ufak bir çöl ülkesi,... - mahvolmak üzere. | Open Subtitles | ولوجاش , صحراء عاجزة البلاد، أوشك أن يكون مدمر. |
Adamlarina saldiran, çaresiz yasli kadin ve genç dul. | Open Subtitles | اليوم هاجم رجاله سيدة عجوز عاجزة و ابنتها الأرملة و ما جرمهما؟ |
Seni çaresiz hissettiren bir dava üzerinde çalıştın mı hiç? | Open Subtitles | هل عملتي بقضية جعلتك تشعرين بأنك عاجزة ؟ |
Şu da ilginçtir ki, askeri alanda geldiğimizi sandığımız bu üstün noktaya rağmen iş Ruanda'da, Darfur'da, Myanmar'da ki soykırımlara müdahale etmeye, durdurmaya geldiğinde ordumuz aciz kalmştır. | TED | وفي الوقت نفسه، كانت كل قوى النيران عاجزة لدينا عندما جاء لوقف أو حتى الناشئة المذبحة في رواندا ودارفور وميانمار. |
Benim gibi zavallı, aciz bir kadın ne yapmalı? | Open Subtitles | ماذا يجب على إمرأة فقيرة عاجزة مثلى أن تفعل ؟ |
Her zamanki güzel ağını örmekten aciz görünmektedir. | Open Subtitles | تبدو عاجزة عن بناء شبكتها الجميلة المعتادة. |
Clem? Bana bak. Sana zayıf ya da güçsüz biri gibi mi görünüyorum? | Open Subtitles | كليم , إهدأ , هل أبدوا بالنسبة لك ضعيفة أو عاجزة ؟ |
Bir kez güçsüz kaldı mı, onu yok edebilirler. | Open Subtitles | عاجزة مرة واحدة، فإنها يمكن أن هزيمة له. |
Bu evde daha bir güçsüz ve kötü hissediyordum beni rahatsız eden bir şeyler vardı. | Open Subtitles | وكنت أيضاً عاجزة عن تفسير الشعور الغريب أن المنزل ينتمي لمضطربين عاطفياً |
Kusura bakma, Allison iyice yetersiz olduğuma karar vermeden önce, işime dönmeliyim. | Open Subtitles | آسفة، لكن علي العودة للعمل قبل أن تقرّر أليسون أنني عاجزة تماما |
İnsan ilişkileri yaratmada ya da bunun bir parçası olmada acizim. | Open Subtitles | أنا عاجزة عن خلق أو أن أكون جزءً من علاقة إنسانية. |
Çünkü Prenses yeteneksiz biri ve askerî eğitimini tamamlaması imkânsızdı. | Open Subtitles | هل لأن الأميرة عاجزة وغير قادرة على إكمال التدريب الجيشي؟ |
Kızım kör. O kör, küçük, savunmasız ve narin bir kız. | Open Subtitles | ابنتي عمياء ، إنها عمياء و صغيرة و عاجزة و ضعيفة |
Ama son derece beceriksiz olduğunu ve Ruslarla ilişkilerini mahvettiğini iddia ediyorlar. | Open Subtitles | يقولون بانك عاجزة جداً وانك افسدت العلاقات مع الروس |
Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Çoook teşekkür ederim. | Open Subtitles | انا عاجزة عن الكلام,لا اعرف كيف اشكرك |
Sessizliğim seni ormanda yardıma muhtaç bir hâlde bırakacak kadar yanlış olacak. | Open Subtitles | صمتي سيكون خاطئاً بمثابة تركي لكِ عاجزة في الأحراش. |
İhtiyarlığında hasta ve yatalak oldu. | Open Subtitles | في السنوات اللاحقة أصبحت عاجزة طريحة الفراش |
Bir saniye için, polis görmedim, sadece çaresiz bir kurban. | Open Subtitles | للمرة الثانية ، لم أكن أرى والنحاس ، فقط ضحية عاجزة. |