ويكيبيديا

    "عذاب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • işkence
        
    • acı
        
    • ızdırap
        
    • Araf
        
    • işkenceydi
        
    • acıyı
        
    • eziyet
        
    • işkenceye
        
    • işkencelerine
        
    • azabı
        
    • işkenceler
        
    • işkencedir
        
    • azap
        
    • arafta
        
    • acılar
        
    Henson'ların onlara zarar verip vermeyeceğini bilmiyoruz, ama bunca zaman tecrit altında işkence gördülerse ne yapacaklarını kim bilir. Open Subtitles قد يرغبا في إيذائهم، لكن لو عاشا في عزلة و عذاب كل هذه المدة مَنْ يدري بما قد يفعلاه
    Aylar boyunca seni bulmayı umut ederek, bir kez görebilmek için hayatımı feda etmeyi tercih ederek, işkence çekerek yaşadığımı duymak seni memnun eder miydi? Open Subtitles هل يسعدك أن تسمع هذا لقد عشت فى عذاب طوال تلك الشهور يائسة من أن أجدك متمنية أن أبذل حياتى فقط لأراك مرة أخرى؟
    Hiçbir işkence ölü birisinin konuşmasını sağlayamaz. Open Subtitles لايوجد عذاب يستطيع أن يرغم إنسان ميت من التحدث.
    Doktorun naçizane iyileştirme çabaları onun sürekli acı içinde kalmasına sebep oldu. Open Subtitles الطبيب حاول البحث عن طُرق لتصليح الأضرار ليتركه بعدها في عذاب دائم
    Çile, ızdırap, mücadele gibi kelimeler kullanıyordu. TED وكانت تستخدم عبارات مثل عذاب وألم مبرح ومعاناة
    Bu artık bana acı ve utanç verici bir işkence gibi eziyet ediyorsa sanki bir hemoroidi sıkıyormuşum gibi. Open Subtitles , بالنسبه لى هو عذاب دائم , مهنه مؤلمه,ومخزيه
    Hadi ama, Martin, tekrar burada olmak sadece işkence! Open Subtitles هيا يا مارتن, أنه فقط عذاب.. العودة إلي هنا مرة أخرى
    Çünkü gerçek acıyı o zaman tattın. Fiziksel acı, işkence. Hatırlıyor musun? Open Subtitles لأنّك شعرت فعليًّا بألم حقيقيّ جسديّ، عذاب.
    "Bunu öğrenmek işkence gibiydi. Bana bu kadar iyi davranan çok seven ve çok nazik olan sen..." Open Subtitles لقد كنت في عذاب عندما سمعتك كنت طيباً معي
    Cenaze kazığımı muzaffer bir şekilde ateşe vereceğim ve işkence eden alevlerin ıstırabında göğe yükseleceğim. Open Subtitles يجب علي صعود جنازتي منتصراً وأسبح في عذاب من اللهيب
    Eski hayatımı hatırlatan olayların ettiği bir çeşit işkence. Open Subtitles إنه من عذاب وقوعي على الغطس بحياتي الماضية
    Erkek kardeşlerim, kız kardeşlerim ve ben şeytanın dokunuşundan daha büyük bir işkence olmadığına inanarak büyütüldük. Open Subtitles أنا وإخوتي وأخواتي لقد تربينا على أنه لا يوجد عذاب أسوأ من عذاب أن يمسًّكّ الشر
    Hani şu ters dönmüş lâmba gölgesi gibi acı çeken ruhu anlatan. Open Subtitles مثل لوحة لظل مصباح مقلوب تمثل عذاب الروح
    Hani şu ters dönmüş lâmba gölgesi gibi acı çeken ruhu anlatan. Open Subtitles مثل لوحة لظل مصباح مقلوب تمثل عذاب الروح
    Aşk ve şefkatin ruhu bu gece burada, evde acı içinde gezen ruhlar için toplandık. Open Subtitles روح الحب والرقه نجتمع هنا الليله لنتواصل مع هؤلاء الذين يجتازون المنزل فى عذاب
    Hâlâ hayat dolu atan bir kalbin sökülmesiyle ızdırap çektik. Open Subtitles نحنُ نعرف أن عذاب القلب قد تَم الأن بعد الضرب على الصدر المجروح.
    Babam, pek muhterem papaz Lewis, "Araf" diye bir yer olmadığını, kayıp ruhlar için cennetle cehennem arasında bir yer olmadığını söylüyordu. Open Subtitles والدي , الكاهن الطيب لويس قال انه لا يوجد هناك عذاب في النار لا مكان للأرواح التائهة بين الفردوس والجحيم
    İşkenceydi bu. Open Subtitles جارميلا بوتكوفا شيوعية أُعتقلت مع سلانسكي كان عذاب
    Bayan Wick'in ihanetinden kaynaklanacak duygusal acıyı azaltsak, iyi olmaz mıydı? Open Subtitles لكن أليس من اللطيف أن نريح سوييتس من أي عذاب عاطفي قد تسببه خيانة ديزي؟
    Yakalanıp, Yeraltı Dünyası'nın derinlerinde sonsuz işkenceye tabii tutulmak için bu dünyadan sökülürsün. Open Subtitles لتغادر عالم الأحياء ، و لتنتقل إلى عذاب أبدي ، فى أعمّاق العالم السفليّ.
    Kafirlerin işkencelerine uğradım. Open Subtitles كُتب علي أن أعاني من عذاب أبدي
    Efsaneye göre, Prometheus'un azabı güneş yükselirken başladı bu yüzden kafatasının doğuya doğru bakması gerekiyor. Open Subtitles ,وفق الاسطوره عذاب برومثيوس يبدأ كل يوم مع شروق الشمس لذلك الجمجمة يجب ان تواجة الشرق
    Seni ne tür işkenceler içinde bulduğumu iyi bilirsin. Open Subtitles أنت تعلم أكثر من سواك أي عذاب كنت تعاني عندما عثرت عليك
    Çocuklarınızla geçirdiğiniz her gün bir işkencedir. Open Subtitles كل يوم تقضيه مع أولادك بمثابة عذاب
    İlkin zevklidir, lakin devam ettikçe azap verir. Open Subtitles متعة في باديء الأمر لكن عذاب حقيقي إذا بقيتِ.
    Uzun süreli arafta kalma durumundan bahsediyorum. Üzerimdeki kuşku bulutu hiç gitmez. Open Subtitles أنا أتكلم عن عذاب ذلك على المدى الطويل الشكّ الذي لن يزول أبدا
    Bu kadının ender görülen bir hastalığı var. 9 saat boyunca acılar çekti. Open Subtitles هذه المرأة تعاني من مرض نادر عانت من عذاب الموت وسكراته لتسع ساعات

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد