Cinayet saati için her bir adamımın mazereti var. | Open Subtitles | وستجد أن لكل منهم عذر غياب عن هذه الليلة |
Cinayet saati için her bir adamımın mazereti var. | Open Subtitles | وستجد أن لكل منهم عذر غياب عن هذه الليلة |
Çok titiz, genç kadınları dikizleyen uyumsuz bir yalnız ve bir şahidi yok. | Open Subtitles | إنّه وحيد موسوس صعب الإنسجام، يترصّد الفتيات اليافعات، وليس لديه عذر غياب. |
Yani hiçbir şüphelinin şahidi yoktu. | Open Subtitles | والذي يعني أنّ لا أحد من المشتبه بهم يملك عذر غياب. |
- Alec legge'nin söz konusu zamanda hiçbir tanığı bulunmuyor. - Michael Weyman'ın da öyle. | Open Subtitles | اليك ليدج ليس لديه عذر غياب وكذلك مايكل وايمان |
İçinde inandırıcı mazeret olan bir zarfınız daha yoktur, değil mi? | Open Subtitles | لا يُصادف أنّك تملك ظرفاً آخر يحتوي عذر غياب مقنع، صحيح؟ |
Sanırım tanığım varmış. | Open Subtitles | أخمّن أنّ لديّ عذر غياب بعد كلّ شيء |
Görgü tanığın bile geçersiz sayılır. | Open Subtitles | لديك عذر غياب واهٍ. |
Adamlarımın Bredani'nin ölümünden mazeratı var dedi. | Open Subtitles | تبجح أن كل رجاله يمكلون عذر غياب (عن مقتل (بيرداني |
Tek bildiğim şey ortada donmuş bir ceset olduğu ve tanığınızın tutar tarafı olmadığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن لدي جثة مجمدة ولا عذر غياب لديكم |
Kasabın mazereti doğrulandı. | Open Subtitles | عذر غياب الجزّار تمّ التحقق منها |
Partner... Bu yüzden mazereti doğru. | Open Subtitles | شريك لهذا السبب لديه عذر غياب |
Ama sağlam bir mazereti var. | Open Subtitles | لقد قدم عذر غياب. |
Karısının mazereti kontrol edildi. | Open Subtitles | تم التحقق من عذر غياب الزوجة |
Daha önce görmediğimiz biri var ama şahidi sağlam. | Open Subtitles | رجل لم نره من قبل، لكنّه يملك عذر غياب متين. |
Öldürüldüğü gece Natalie seninle buluşacaktı romantik ilişki yaşadığı, evli bir adamla yani ve bu adamın cinayet gecesinde bir şahidi yok. | Open Subtitles | كانت في طريقها لمُقابلتك ليلة مقتلها... كانت على علاقة عاطفيّة مع رجل مُتزوّج لا يملك عذر غياب لليلة مقتلها. |
Yani gerekçesi var, şahidi yok. | Open Subtitles | إذاً له دافع ولا يملك عذر غياب. |
Çok sıkı bir tanığı var. ABD hükümeti. | Open Subtitles | لديه عذر غياب قوي جدا، الحكومة الأمريكية. |
Aynen Bu katil için en büyük mazeret'ti. | Open Subtitles | هذا صحيح، إنّه أفضل عذر غياب على الإطلاق. |
Sanırım tanığım varmış. | Open Subtitles | أخمّن أنّ لديّ عذر غياب بعد كلّ شيء |
- Candace, eğer bir tanığın varsa... | Open Subtitles | -كانداس)، إذا كان لديكِ عذر غياب) ... |
Adamlarımın Bredani'nin ölümünden mazeratı var dedi. | Open Subtitles | تبجح أن كل رجاله يمكلون عذر غياب (عن مقتل (بيرداني |
Tek bildiğim şey ortada donmuş bir ceset olduğu ve tanığınızın tutar tarafı olmadığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن لدي جثة مجمدة ولا عذر غياب لديكم |
En son bildiğim kadarıyla da bunun için bir mazerete gerek yok, değil mi? | Open Subtitles | آخر مرّة تحققت، لن أحتاج إلى عذر غياب لأجل ذلك، أليس كذلك؟ |
Sanırım mazeretin olmadığını söylüyordun. | Open Subtitles | أخمّن أنّك تقول لي أنّه لا يوجد لديكَ عذر غياب |