| Ama şunu da biliyordum ki başıma bir şey gelse, kendini suçlayacak, ve ömrünün sonuna dek kendini cezalandıracaktın. | Open Subtitles | ،ولكنني أيضاً عرفت أنه لو حدث شئ لي ،ستلومنّ نفسك وستقضي بقيّة حياتك تعاقب نفسك .. لأجل ذلك، و |
| Yardıma ihtiyaç duyduğunu biliyordum ama o ara elimden geleni yaptığımı düşündüm ve o zamandan beri bu kararımdan pişmanlık duyarım. | Open Subtitles | عرفت أنه يحتاج إلى مساعدة , لكنني وقتها شعرت أنني فعلت كل ما بوسعي, وندمت على هذا الشعور منذ ذلك الوقت. |
| O zamandan beri, bu büyük ve heyecanlı dünyanın içine girdiğim için hepsini keşfetmek istedim. Hepsini bir seferde istiyordum; ama bunun mümkün olmadığını da biliyordum. | TED | منذ ذاك، ولأني الآن في هذا العالم الممتع الواسع، أردت استكشافه بأكمله. أردته كله بآن معاً، لكن عرفت أنه ليس بالإمكان. |
| Tabii ya, yüzüm. Yeniden doğdum. Ben olduğumu nereden bildin? | Open Subtitles | نعم، الوجه، قمت بإعادة تجديد كيف عرفت أنه أنا ؟ |
| Seni alıp, ön kapıdan çıkaracak yetkiye sahip olduğumu biliyordun. | Open Subtitles | عرفت أنه كانت لدي سلطة قضائية وأني سأخرجك من الباب الأمامي |
| Yemin ederim, TV'de resmini görür görmez o adam olduğunu anladım. Buradan. | Open Subtitles | أقسم، حالما رايت الصورة على التلفاز عرفت أنه هو ، من هنا |
| Geçmişi haritalamak için, farklı bir şekilde bakmam gerektiğini biliyordum. | TED | لمحاولة رسم خريطة الماضي، عرفت أنه علي أن أرى بشكل مختلف. |
| Diğer yüzlerce gönüllüyle birlikte, ben de sadece evde oturamayacağımızı biliyordum, böylece üç haftalığına onlara katılmaya karar verdim. | TED | وأنا مع مئات من المتطوعين الآخرين، عرفت أنه لا يمكننا فقط أن نجلس في بيوتنا، فقررت الانضمام إليهم لثلاثة أسابيع. |
| Bunu öğrendiğimde, daha iyi bir yol olması gerektiğini biliyordum. | TED | ومن أجل ذلك، عرفت أنه يجب أن يكون هناك طريقة أفضل. |
| İnsan öldürmeyi gerektiren bir gelenek bana hiç mantıklı gelmiyordu ve bu defa bu konuda bir şey yapmam gerektiğini biliyordum. | TED | العادة التي تشجع القتل لا تعني لي شيئاً على الإطلاق و لقد عرفت أنه كان يتوجب علي فعل شيءٌ ما حيال تلك العادة هذه المرة |
| Belki bunu şimdi kafamda kuruyorum ama galiba bir şekilde hastaneden ayrılmamam gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | ربما أستطيع أن أتخيل ذلك الآن ، و لكنى أعتقد بطريقة ما ، عرفت أنه لا ينبغى على مغادرة المستشفى |
| Copley'i koridorda gördüğümde öleceğini biliyordum. | Open Subtitles | ، عندما رأيت كوبلى بمدخل الباب . عرفت أنه على وشك الموت |
| Yaşadığı müddetçe onu durdurmanın imkanı olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | عرفت أنه طالما بقى حياً . لا توجد طريقة لإيقافه |
| Bu gerçek. İyi bir şekilde yürümeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | إنه صحيح، صحيح تماماً عرفت أنه من المستحيل أن تنجح |
| Sana söylemek istedim. Seni üzeceğini biliyordum. | Open Subtitles | أردت اخبارك بذلك، عرفت ..أنه سيجعلك تستاء. |
| Çünkü biliyordum ki biri beni şampiyon yapacaksa o sensin. | Open Subtitles | لأننى عرفت أنه لو أن هناك شخص يمكنه أن يجعلنى أفوز فهو أنت |
| Orada olacağını biliyordum çünkü eczacıda faturasını görmüştüm. | Open Subtitles | عرفت أنه سيكون هناك لأني رأيت فاتورة الشراء في الصيدلية |
| ...senin de şikayet ettiğin üzere sana bir şey anlatmadığım halde buraya geldiğini nasıl bildin? | Open Subtitles | كيف عرفت أنه قادم إلى هنا حيث أنك ذكرت قبل برهة أنني لم اخبرك بأي شيء؟ |
| Nehirdeyken korkacağını nereden bildin? | Open Subtitles | عندما كنُا على النهر كيف عرفت أنه سيكون خائفاً ؟ |
| Orada benim için yeterli nakit olmayacağını biliyordun, değil mi? | Open Subtitles | عرفت أنه من الممكن أن لا يكون هناك مال كافي لتدفع لي ما أحتاجه, أليس كذلك ؟ كنت تعلم عن السندات. |
| Bana saldırdıktan sonra, biraz yatıştırıcıya ihtiyacı olduğunu anladım. | Open Subtitles | بعد أن هاجمني، عرفت أنه يحتاج لبعض الاسترضاء. |
| Emin değilim ancak bunda bahse girerim kız bunu yapacağını biliyordu. | Open Subtitles | لست متأكد , ولكني مستعد للمراهنة بمالي أنها عرفت أنه سيقتله |
| Ve gerçek hayatta gibi orada uzanıp bekliyor olduğuna emindim. | Open Subtitles | لقد عرفت أنه موجود مستلقي و ينتظر مثلما هو الحال في الحقيقة |
| Ablanızı öldüren adam olduğunu nereden bildiniz? | Open Subtitles | وكيف عرفت أنه الرجل الذي قتل أختك؟ |