Mesele kendi takımın olunca Zor oluyor. Uzun zamandır mı tanışıyorsunuz? | Open Subtitles | الأمر عسير عندما يكون عضواً بفريقك أتعود علاقتكما إلى زمن بعيد؟ |
Ama, Abbie, şu an Zor bir şeyle uğraşıyorsan, yardım etmek isterim. | Open Subtitles | لكن ، آبي إذا كنتِ تمّرين بشيء عسير الأن أرغب في المساعدة |
İnsanlara psikolojinin hangi parçasının Zor olduğunu sorsanız ve "Düşünmek mi, duygular mı?" | TED | إذا وجهت سؤالا للناس عن أي جزء يعتقدون بأنه عسير في علم النفس، وتستفسر، حسنا، ماذا عن التفكير والعواطف، |
Ayakkabı bağlama zordur. İsa'nın neden çarık giydiğini sanıyorsun? | Open Subtitles | ربط الحذاء أمر عسير و لماذا تعتقدين أن القدماء كانوا يرتدون الصندل؟ |
Hmmmm, ama bunları taşımak,depolamak, zordur. Değil mi? Eğer gümrükçüleri buraya getirip Etrafı araştırtsam, ne ... | Open Subtitles | ان التعامل معها عسير التخزين أو الصلاحية |
Sizin gibi bir kız için başka birinin emrinde çalışmak Zor bir sınav olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه كان عسير على شابة مثلك العمل لدى الآخرين، |
Her neyse, günün nasıl geçiyor? Sana anlatmak isterdim ama anlaması biraz Zor. | Open Subtitles | حسناً أود أن أخبركِ ولكنه عسير الفهم قليلاً |
Üzgünüm, Albay. Biliyorum, anlaması Zor. | Open Subtitles | آسفة يا سيدى أعلم أن الأمر عسير على التصديق |
Senin için Zor olmalı, yaşlı bir anne ve iki küçük kız ile.. | Open Subtitles | لا بد أن هذا عسير جدا مع وجود ابنتين وأم عجوز |
Tüm bu iyi adaylar arasından seçim yapmak çok Zor. | Open Subtitles | أمر عسير حقا أن نختار فائزا من بين كل أولئك المرشحين البارعين.. |
Efendim, sizin için bunun Zor olduğunu biliyorum, içgüdünüz birşeyleri değiştirmek, ama bu sefer tam olarak yapamayacağımız şey bu. | Open Subtitles | سيدي، أعرف أن هذا عسير عليك، غريزتك لتغيير الأشياء لكن لمرّة واحدة، هذا بالضبط ما لا يمكننا فعله |
Bunlar hep Zor. Saklaması nakliyesi herşeyi Zor. | Open Subtitles | ان التعامل معها عسير التخزين أو الصلاحية |
Oh, bunu söylemek Zor ... Yani, kimse farenin... ne derece aciz hissettiğini bilmiyor Bildiğimiz ise fareleri yüzdüren ilaçların insanları daha az depresif yaptığı. | Open Subtitles | إنه أمر عسير الشرح , لكن إختباراتنا تتركز حول الأدوية التى تزيد النشاط و تقلل الإكتئاب |
Seni Zor bi durumda bırakmak istememiştim eğer yargılayacaksan. | Open Subtitles | أعلم كيف يبدو الأمر عندما يقع المرء في موقف عسير إذا أردت إصدار الأحكام |
Yılın her zamanında etrafta yürümek çok Zor ama kışın özellikle inanılmaz Zor. | Open Subtitles | والسير في الأرجاء صعبٌ جداً في أيّ وقتٍ من العام، لكن في الشتاء، إنه عسير |
Bunu ortaya çıkarmak zordur. Çünkü yıldızlar büyük, ve kör edici derecede parlaktır. | Open Subtitles | أكتشاف ذلك عسير جداً لأن . النجوم كبيره وساطعه للغايه |
Aslında başkasının mutfağında yemek pişirmek çok zordur. | Open Subtitles | ,الأمر حقاً عسير, كما تعلمين .أن تطبخي في مطبخ شخص ما سواكِ |
Zor zamanlarında biriyle birlikte olduğunuzda aşk zordur. | Open Subtitles | الحب عسير عندما تبقى مع أحد خلال الظروف الصعبة |
Aşık olmak benim için çok zordur. | Open Subtitles | أجد الوقوع في الحب شيء عسير |
Ve çok zordur. | Open Subtitles | وذلك الأمر عسير جداً. |
Kız babası olmak zordur. | Open Subtitles | الفتايات أمرهن عسير |