Evet. seks güreşi yaptığımızda da hep o yener. | Open Subtitles | نعم ، إنّها دائماً تربح عندما نقيم علاقةً بالمصارعة |
Anlaşamamış olmamız otobüs terminalinde öfkeli bir şekilde seks yapmadığımız anlamına gelmez. | Open Subtitles | أعني لمجرّد عدم توافقنا، لا يعني أنّنا لم نُقم علاقةً عاصفة في محطّة الحافلات. |
İşimizi eğlence ya da yük haline getirme gücü. Parayla ilgisi yok. | Open Subtitles | أو أن يجعل عملنا متعةً أو عبئاً الأمر ليس له علاقةً بالنقود. |
Belki de aşağıda oynayan kırmızı noktanın bununla bir ilgisi vardır. | Open Subtitles | أو أنّ للأمرِ علاقةً بتلك البقعةِ الحمراء التي ترقص من حولي |
İyi bir ilişki veya aile kuramıyorum diye herkesin.. | Open Subtitles | إن كنتُ لا أستطيع أن أعيش علاقةً جيدة أو أحظى بعائلة |
- Bir şeyler oldu. Seninle alakalı olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | ثَمّة أمرٌ يحدث و نعتقدُ أنّ له علاقةً بك |
Güzel kızları işe alıyorsun, onları esirin yapıyorsun, etrafında olmaya zorluyorsun, çünkü gerçek bir ilişkiye sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت توظّف الفتيات الجميلات وتستعبدهنّ وتجبرهنّ أن يبقين حولك لأنك لا تعرف كيف تعيش علاقةً حقيقية |
Yani bunun gizli yürüttüğü göreviyle mi yoksa ölen köpeğiyle mi bir alakası var? | Open Subtitles | أقصد، هل كان جزءاً من غطائه، أو أن له علاقةً بموت كلبته؟ |
Ciddiyim, eğer bir daha benimle seks yapmak istiyorsan, ona çıkma teklif et. | Open Subtitles | أنا جادّة، إن أردتَ أن تقيم علاقةً معي من جديدٍ يجب أن تطلبها للخروج معك. |
Evet, en kötü senaryoyu düşünürsek eğer, ...iki seksi kişinin seks yaptığı bir video izleyeceğiz. | Open Subtitles | أجل، أسوءُ سيناريو لفيلم، إنّه شريط لشخصينِ يقيمان علاقةً. |
İşte, hayat sana limon verir, sen de ondan limonata yaparsın, ...ve kız arkadaşıyla seks yaparsın. | Open Subtitles | أتعلم ماذا، عندما تجدُ أحمقاً في الحياة، فخذ ملابسه، وأقم علاقةً مع صديقته. |
Ne? seks yapmadıklarını bilmiyor muyuz. | Open Subtitles | ليس كما لم نكن نعرف أنّهما يقيمان علاقةً. |
Yani erkek arkadaşı... Kaybolmasıyla bir ilgisi olmadığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | صديقها هذا، لا تعتقدين أنّ له علاقةً باختفائها؟ |
Bu, onunla da ilgisi olması anlamına gelir ki yok. | Open Subtitles | هذا يعني أنّ له علاقةً بها أصلاً، و هذا ليس الحال. |
Bak, her ne konuştuysanız, kararlaştırdıysanız, takas ettiyseniz benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | انضر , كل ما تكلمتما بشأنه خطط مال اياً كان ليس لي علاقةً به |
İkinizin 1989 da çalıp sattığınız triseratop iskeletiyle ilgisi var gibi görünüyor. | Open Subtitles | و يبدو أنّ له علاقةً بهيكل الترايسيراتوبس الّذي سرقتماه أنتما الإثنان و بعتماه عام 1989 |
Birlikte eğleniyoruz ama asla ciddi bir ilişki olmayacak | Open Subtitles | نحن نقضي وقتاً ممتعاً لكنها لن تكون علاقةً جاده |
Yanlış bir ilişki demiyorum ama kızın başka bir cazibesi var. | Open Subtitles | انها ليست علاقةً كاذبة لكنها فاتنةٌ جداً |
Tek gecelik bir ilişki yaşadım ve duş alacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | أقمتُ علاقةً عابرة، و لم أجد وقتاً للاستحمام، |
Bence bu zamanda kaymayla alakalı. | Open Subtitles | أظنّ للأمر علاقةً بالإزاحة الزمنيّة |
Sanırım amacın, onu kıskandırmak ve benimle bir ilişkiye girmek istediğini fark etmesini sağlamak, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أنّ هدفك من هذا هو إثارة غيرته وسوقه إلى الاعتقاد بأنّه حقاً يريد أن يقيمَ علاقةً معي؟ |
- Annemin alakası yoktu! | Open Subtitles | ربما قد تصمدُ أسبوعاً هناكـ ليس لأمي علاقةً بكلِ هذا |
Hiçbir şey bir ilişkiyi evlilik gibi zedeleyemez. | Open Subtitles | لا شيئ يمكن أن يخرب ،و بكل تأكيد، علاقةً جميلة كالزواج |
Ve aranızda özel bir ilişki olduğunu anımsadım. Adama bir yıl önce bir kargaşada yardım ettim, ama ilişkimiz başladı ve orada bitti. | Open Subtitles | و أذكر أنّكما الإثنان تجمعكما علاقةً خاصة ، سعدت الرجل ليخرج من مأزقٍ منذ سنة مضت |