| Tesadüfe bak ki, tam olarak Oakland Havaalanı'nda sis yüzünden mahsur kaldığın gün ve saatte. | Open Subtitles | في ذات اليوم وذات الوقت الذي علقتِ به في مطار اوكلاند"بسبب الضباب" |
| Bu olayların ortasında kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لأنّكِ علقتِ وسط هذا، لكنّ والدكِ... |
| Sarah, kampanyam yüzünden politik fişekler arasında kaldığın ve senin hatan olmayan birşey yüzünden kişisel bir bedel ödediğin için çok üzgünüm. | Open Subtitles | سارة " أنا آسفة جداً لأنه بسبب حملتي " علقتِ في هذه العاصفة السياسية وأضطررتِ أن تدفعِ ثمن ذلك شخصياً |
| Biz burada hayatımızı yaşarken sen orada tek başına kalmıştın. | Open Subtitles | علقتِ هناك وحدك بينما كنّا هنا نحيا حياتنا. |
| Ama ortada kalmıştın. | Open Subtitles | لكنكِ علقتِ |
| Bu yüzden sıkıştın... | Open Subtitles | لهذا علقتِ في الفتحة... |
| İyi ki buradasın. Başka bir boyutta sıkışıp kaldığını sanmıştım. | Open Subtitles | يسرني أن وجدتكِ هنا فقد قلقت أنكِ علقتِ بالبعد المتوازي |
| Bak, Donna, bilgin olsun çapraz ateşin ortasında kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | ،دونا)، لعلمكِ فقط) أنا آسف لأنكِ علقتِ في مرمى النيران |
| - Trafikte sıkıştın mı? | Open Subtitles | -هل علقتِ بزحام السير؟ |
| Yani, makinenin bozulup senin faz dışında sıkışıp kaldığını varsaydık. | Open Subtitles | حسنا ً ، نحن فقط إفترضنا أن تلك الآلة تعطلت وأنكِ علقتِ خارج طور المادة |