Genç karısını memnun etmek için neredeyse her şeyi yapmaya hazır. | Open Subtitles | انه على استعداد ان يفعل اى شئ لكى يرضى زوجته الشابة |
Ben onu alırım, sen onları buradan belirtmek için hazır ol. | Open Subtitles | سأحضر لها، وتحصل على استعداد لمحجر العين لهم للخروج من هنا. |
Birisi için her şeyi feda etmeye hazır olduğun zaman. | Open Subtitles | عندما تكون على استعداد أن تضحي بكل شيء لشخص ما |
Filistin'deki din kardeşlerimize elimizden ne gelirse yapmaya hazırız hocam. | Open Subtitles | نحن على استعداد لمساعدة الاخوة الفلسطينيين في أي وسيلة ممكنة. |
Kuralları çiğnemeye razıyım ve sana bildiğim her şeyi anlatmak istiyorum. | Open Subtitles | إنى على استعداد لكسر القانون ومستعد أن أقول لك كل شىء. |
Öldürmek için yeterince hazırsın, ama ölmeye hazır görünmüyorsun. | Open Subtitles | كنتم على استعداد للقتل يبدو انكم لستم على استعداد للموت |
Sen benden insanların asla yapmaya razı olmayacağı şeyleri yaptırmamı istiyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أجعل أشخاصاً يقومون بأمور ليسوا على استعداد للقيام بها |
Yani, herkes hazır mı kan ve idrar tesri için? | Open Subtitles | لذا ، فإن الجميع على استعداد لل الدم وفحص البول؟ |
Ben de artık seks yapmak için hazır olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | اعتقدت انها على استعداد أخيرا لممارسة الجنس معي مرة أخرى |
Ama gerekirse aynı zamanda uğrunda ölmeye hazır olduğum bir ideal. | Open Subtitles | ولكن إذا لزم الأمر، وهو المثل الأعلى أنا على استعداد للموت |
Thomas, senin adamın Danimarkalılara haber vermek için hazır herhalde. | Open Subtitles | توماس،متى تظن زملائك الدنمركيين سوف يكونون على استعداد لسماع الأخبار |
Dinle beni, LSAT sınavlarına girdiğini biliyorum avukat olmaya da hazır olabilirsin. | Open Subtitles | انظري أنا أعلم بأنك أنهيتي إختباراتكِ و أنك على استعداد لتصبحي محامية |
Görünen o ki Hindistan genç başbakanına bir kez daha hazır. | Open Subtitles | تبدو مثل الهند هو مرة أخرى على استعداد لأصغر رئيس وزرائها. |
Onların hepsine sahip olabilmek için her şeyi yapmaya hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنت على استعداد للقيام بكل ما يلزم لتحظي بكل ذلك؟ |
Tüm engeller Tanrının testidir ve kendimizi feda etmeye hazırız. | Open Subtitles | جميع العقبات امتحان من الاله ونحن على استعداد للتّضحية بأنفسنا |
Şimdi, yarından itibaren yıllık 100 pounda sana kendi işini kurmaya razıyım. | Open Subtitles | الآن انا على استعداد اقضي معك ليالي لممارسة اختصاصك ابتدءاً من الغد |
Söylediklerin saçmalık, ölmeye hazırsın gibi, bu yüzden olmaz. | Open Subtitles | القمامة أنت على وشك أن أقول، أنك أحرزنا على استعداد للموت من أجل ذلك، لأن ذلك هو هراء. |
Bu yüzden benim fikrimi dinleyip razı olacağını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | لذلك أفترض انك على استعداد للإنصياع لرأيي |
Bunu bekliyordum ve gerçeğimi anlatmak için bedelini ödemeye hazırdım. | TED | كنت أتوقع ذلك، وكنت على استعداد لدفع هذه التكلفة من أجل قول حقيقتي. |
Peki, biraz saman atmaya ve buraya ahır demek için hazırım. | Open Subtitles | حسنًا، أنا على استعداد أن ألقي بعض القش و أدعو هذا المكان حظيرة |
Bir daha içmeye razıydı. | Open Subtitles | انه على استعداد لان يشرب الكحول مره اخرى |
Davamız için her şeyi yapmaya hazırdın. | Open Subtitles | أنت على استعداد لفعل أي شئ من أجل قضيتنا |
Yani, köpek ne yapılması gerektiğini biliyordu ve en büyük fedakârlığı yapmaya hazırdı. | Open Subtitles | لذلك علم الكلب ما الذي عليه فعله وكان على استعداد لتقديم التضحية الكبرى |
Asıl soru şu, gerçekten bu riski almak istiyor muyuz ? | TED | السؤال هو نحن على استعداد لهذه المخاطرة؟ |
Buna hazırsan, bundan eminsen yap. | Open Subtitles | طالما أنتِ على استعداد لذلك وأَعْني متأكِّدة تماماً |
Artık bir medyum çağırmanın vakti gelmişti, istekli bir ruh, Binder'in özlediği ve sevdiği merhumlarıyla iletişime geçmesini sağlayabilirdi. | Open Subtitles | لتر وكان الوقت الآن ل جلب المتوسطة , روح على استعداد تسمح بيندر للتواصل مع الشعب الذي غاب وأحب. |
Bu da olayı içinden çıkılmaz yapar. Buna karşı hazırlıklı olduğunuzdan emin değilim, memur bey. | Open Subtitles | شيء وأنا حقا غير متأكد من أنك على استعداد لذلك، وموظف. |