Onları Sahilde başka bir yere indirmiş olabilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيع أن ترسو بهما في أي مكان على الساحل |
Seyahatte olmadığım zamanlar Kuzey Amerika'nın doğu sahilinde yaşıyorum. | TED | أنا أقطن على الساحل الشرقي لأمريكا الشمالية عندما لا أكون مسافرا، |
Kaliforniya'da, batı yakasında veya dünyanın başka yerlerinde yaşayan arkadaşların, ailen veya iş arkadaşların olduğunu düşün. | TED | فكر في أصدقائك وأهلك وزملاء عملك في كاليفورنيا، على الساحل الغربي أو في مناطق أخرى من العالم. |
Doğu Yakası'nda ışığın az olduğu konusundaki yanlış inanış üzerine uzun uzun konuşması ihtiyaçtan değildi anlayacağınız. | Open Subtitles | مع الستائر المسرحية التي على الحائط من أجل المُناقشاتِ الطويلةِ بخصوص التقليل من شأن جودات الإضاءة على الساحل الشرقي. |
Burada Batı kıyısında, sizler de ormanlarınızı tahrip ettiniz. | TED | هنا ، على الساحل الغربي ، لقد هدمتم غاباتكم. |
Nufusu ikiyüz olan bir sahil kıyısı Köyünde minik bir mezarlık. | Open Subtitles | بطريقة جبانه صغيرة على الساحل في مدينة يبلغ عدد سكانها 200. |
Çoğunuzun bildiği üzere West Coast'taki en büyük sıralı radyo teleskoplarını ben elimde bulunduruyorum. | Open Subtitles | الآن، كما يعرف أغلبكم بالفعل، إنّ لديّ، أكبر مجموعة من التلسكوبات اللاسلكيّة على الساحل الغربي. |
Doğu sahilinin en yoğun en kirli su yolu mu? | Open Subtitles | أكثر الممرات المائية ازدحاماً مرورياً وتلوثاً على الساحل الشرقي؟ |
Buraya on günden daha kısa mesafedeki bir Sahilde bir balıkçı köyü var. | Open Subtitles | ثمة قرية صيادين على الساحل على بعد عشرة أيام سفر من هنا |
Sahilde, büyük bir otelde çalışan bir tanıdığım var. | Open Subtitles | أعرف أحدا ممن يعملون في الفنادق الفخمة التي على الساحل |
1998 yılında keşfedilen bu "Kayıp Hükümdar", kuzey sahilinde yer alan Titan Koruluğu'nda (Grove of Titans) yaşıyor. | TED | تقتطن في منطقة بستان العمالقة على الساحل الشمالي، وتم اكتشافها سنة 1998. |
Ravi, benim ailemin de geldiği Hindistan'ın batı sahilinde bulunan Gucerat’daki çoban topluluklarından birinden. | TED | رافي من مجتمع يربون فيه القطعان فى غوجرات على الساحل الغربي للهند، من نفس المكان الذي تنتمي له عائلتي. |
Kocanız üç gazetenin sahibi - ikisi bu yakada diğeri Doğu yakasında. | Open Subtitles | زوجك يمتلك ثلاث صحف محلية اثنان على الساحل وواحدة في الشرق |
Birleşik Devletlerin doğu yakasında nükleer bir patlama oldu. | Open Subtitles | كان هناك حدث نووي كبير على الساحل الشرقي للولايات المتّحدة |
Medya, Doğu ve Batı Yakası olayını devam ettirmek için elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | للحفاظ على الساحل الشرقي والغربي يجب ان يحدث شيء |
Burada bunlar hakkında fazla konuşmayacağım. Fakat doğu kıyısında bulunan, şu kutunun içindeki bölgesel ölçü düğümü olarak biliniyor. | TED | لن أتحدث كثيرا عن معظمها هنا ولكن الموقع الذي على الساحل الغربي, ذلك الذي في المربع يدعى روابط المقياس المحلي |
Doğu kıyısı'ndaki tüm büyük şehirler sessizliğe bürünmüş durumda. | Open Subtitles | كُلّ المُدن الرئيسية على الساحل الشرقي صامته. |
ilkokulu East Coast'ta okudun. | Open Subtitles | لقد كنتِ تلميذة بالمدرسة الإعداديّة على الساحل الشرقي. |
Liman Festivaline. Doğu sahilinin en muhteşem havai fişek gösterilerine. | Open Subtitles | هاربورفست - أكبر عرض للألعاب النارية على الساحل الشرقي - |
Burada yaşayan insanların çoğunluğu; ya kıyı köylerde balıkçılık yaparak yaşıyorlardı, ya da göçebelerdi, çevrede su bulabilmek için dolaşıyorlardı. | TED | معظم الناس الذين عاشوا هنا سواء على الساحل او في القرى او صيد الاسماك او البدو الذين يتنقلون في الجوار بحثا عن الماء. |
Ordularımız Kıyıda karşılaştı. ıki günde kaçtılar. | Open Subtitles | جيوشنا إجتمعت على الساحل وبعد يومين من القتال , هربوا |
Bana Türkiye kıyılarında ki Ermenilerin durumunu aratırmayı planladığınız söylendi. | Open Subtitles | قيل لي أنك تخطط للتحقيق محنة الأرمن على الساحل التركي. |
Bence artık doğu kıyılarındaki cennetlere ayak basma vakti geldi. | Open Subtitles | إذاً نحن مستعدين للتوجه إلى تلك الجنة على الساحل الشرقي |
Sonra eski nişanlının karşı kıyıdaki deposunda ararsın ama orada da yoktur. | Open Subtitles | فتعرج على مخزن خليلتك السابقة على الساحل المقابل وليست هناك أيضاً |
Doğu sahilindeki patlamalar 200 megaton nükleer bombaya eşitti. | Open Subtitles | الانفجارات على الساحل الشرقي كانت تساوي ل 200 ميغاطن من الرؤوس النووية |
Şu savaş başladığından beri her çeşit uyuşturucu için doğu yakasındaki tüm saygın hastaneler ve ilaç firmalarıyla pazarlık yapıyorum. | Open Subtitles | منذ بدء هذه الحرب كان هنالك مساومات على كل انواع المخدرات من كل مستشفى محترمة وشركات الادوية على الساحل الشرقي. |