Hepsiyle yatış pozisyonuna geçmemiştik, ama Bir sürü fotoğraf çektirdim. | Open Subtitles | لم أتوافق مع معظمهن ولكنني حصلت على العديد من الصور |
Bu deney Bir sürü farklı kişiyle, Bir sürü farklı görüntüyle tekrar tekrar yapıldı, ve hep benzer sonuç elde edildi. | TED | وتم إعادة ذلك على العديد من الأشخاص. ومع العديد من الصور المختلفة, مع نفس النتيجة النهاية دائماً. |
Su temizlenmişti; birçok bataryaları olduğu için çok fazla elektrik depolayabilmişlerdi. | TED | كانت المياه نظيفة، ولكن نتيجة لحصولها على العديد من البطاريات، تمكنت من تخزين الكثير من الكهرباء. |
Çok heyecanlıyım çünkü cihazı birçok hastaya uyguladık. | TED | لذا أنا متحمسةٌ جداً لأننا قمنا باستخدام الجهاز على العديد من المرضى. |
Yani film bu sahnede pek çok katmanda iş görüyor. | TED | لهذا فالفيلم يعمل على العديد من المستويات في ذلك المشهد. |
pek çok bilgi içeriyorlar. Sosyal güce sahipler. | TED | إنها تحتوي على العديد من المعلومات، ولديها قوة اجتماعية. |
Elimizde bir çok veri var, fakat bazen neler olduğuna dair gerçek doğrularla bu verilerin de ötesine geçtiğimizi düşünüyorum | TED | نتوفر على العديد من المعلومات، لكني أظن أنه في بعض الأحيان نتعدى المعلومات بواقعية حقيقة ماذا يحدث. |
- Sonra doktorlardan biri yukarı gelip bana Bir sürü soru sordu. | Open Subtitles | إلى الطابق العلوى وطرح على العديد من الأسئلة |
- Sana hemen yarın Bir sürü iş bağlantısı ayarlayabilirim: | Open Subtitles | يمكننى الحصول لك على العديد من المهام غداً |
- Sana hemen yarın Bir sürü iş bağlantısı ayarlayabilirim: | Open Subtitles | يمكننى الحصول لك على العديد من المهام غداً |
İmalât şirketiniz Albay Dutton sayesinde Bir sürü ihale aldı. | Open Subtitles | شركتك للانشاءات قد حصلت على العديد من العقود من خلال العقيد داتون |
Bugün bildiğimiz sağlık hizmetlerini değiştirebilir hastalıkları anlamamızı geliştirebilir ve birçok hayatı kurtarabiliriz. | TED | هذا يمكن أن يغير العناية الصحية التي نعرفها اليوم، ويحسن فهمنا للأمراض المزمنة ويحافظ على العديد من الأرواح. |
birçok şaşırtıcı nümune keşfettik. | TED | فقد عثرنا على العديد من العينات المدهشة |
İlişkimiz 12 yıl sürdü ve birçok konuyla, hem erkek, hem kadın enerjisiyle ilgili çalıştık. | TED | علاقتنا دامت 12 سنة، واشتغلنا على العديد من المواضيع التي تتطلب طاقة ذكورية وأنثوية. |
Çünkü bunun altında yatan birçok sebep var. | TED | لأنه يحصل على العديد من الأسباب الكامنة ورائها. |
pek çok teklif aldım, evden en uzaktakini kabul ettim. Amerika'ya yarı yol diye düşünüyordum. | TED | وحصلت على العديد من الأجوبة، ووافقت على العرض الذي كان سيأخذني أبعد من المنزل، وخصيصاً كما حسبت، أقرب إلى أمريكا |
Dünya üzerinde pek çok farklı ürünle ve onların tedarik zincirleriyle çalışıyoruz. | TED | نحن نعمل على العديد من السلع والمنتجات المختلفة وسلاسل الإمداد الخاصة بها عبر العالم. |
Bunun yanıtı pek çok değişkene bağlı. | Open Subtitles | يعتمد على العديد من المتغيرات التي تحتاج لإجابة |
Çünkü pek çok yeni insan geldi. | Open Subtitles | لأننا حصلنا على العديد من الأشخاص هنا في الجوار |
Onların bir çok bilgi noksanlığı vardı fakat ne yazık ki yanlış bilginin, diyelim ki şehir merkezinde. | TED | كما كانت تحتوي على العديد من المعلومات التفصيلية لكن لسوء الحظ كانت المعلومات الخطأ، فلننظر في قلب المدينة |
Bu sıvı eklemlerden gelen ses konusunda önemlidir, çünkü eklem sıvısınında da diğer vücut sıvıları gibi bir çok çözünmüş gaz molekülleri vardır. | TED | ولكن سبب أهميتها لفرقعة المفاصل هو أنها كالسوائل الأخرى في جسمك تحتوي على العديد من جزيئات الغاز المذابة |
Her zaman kadınlarımızın kültürel, sosyal, ekonomik çok fazla zorluğu aştığını ve kendi yollarını bulduklarını düşündüm. | TED | أليس كذلك؟ أعتقد دومًا أن نساءنا يتغلبن على العديد من العقبات الثقافية والاجتماعية والمالية، ويجدن طريقهن دومًا. |
Bu kadar çok insana sadece bir seferde yalan söyleyebilirim. | Open Subtitles | إنظر أنا يمكنى الكذب على العديد من الناس مره واحده |