Üzerimde zirvede insanların gülme seslerini duyuyordum. | TED | كنت أسمع الناس يضحكون على القمة فوقي مباشرةً. |
Yarım saat içinde zirvede olurlar efendim. | Open Subtitles | سيكونون على القمة بعد نصف ساعة , يا سيدى |
Bilir misin, bizimkinin yanındaki tepede şarkı sesi duyduğuma eminim. | Open Subtitles | , تعرف, أنا متأكد تماما أننى سمعت , بعض الغناء . على القمة التالية لنا |
Pekala, eğer tepede iki tane varsa, biz oraya ulaşmadan bizi göreceklerdir. | Open Subtitles | حسناً ، إذا كان هناك اثنان منهم على القمة فهم سوف يروننا قبل أن نصل إليهم |
Ya da var biberli çoban böreğimiz de üstünde gerçek çobanla birlikte | Open Subtitles | أم تريد القليل من فطيرة الراعي المتبّلة بالقليل من فلفل راعٍ حقيقي على القمة ؟ |
Ama zirveyi bir kez tattıysan... | Open Subtitles | عن إذا ما كنت على القمة |
Genel olarak, Eski Roma'da zirve yalnız ve oldukça tehlikeli bir yerdi. | Open Subtitles | على وجه عام , يبدو أن كون المرء على القمة كان مكاناَ موحشاَ و خطراَ للغاية في روما القديمة |
yukarıda bir dakika ve, hop sonra sushi siniz. | Open Subtitles | في تلك اللحظة أنت على القمة وبعدها انت باسفل |
Ama bu her zaman onun en üstte olacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يعني أنه سيكون دائمًا على القمة |
zirvenin sırtında bulut gibi görünen şey aslında zirveden uçuşan kar. | TED | والذي تبدو كغيمة خلف حافة القمة هو حقيقةً ثلج يتم نفثه من على القمة بواسطة الرياح |
Elinden gelen tek şey biraz daha zirvede kalmaktır. | Open Subtitles | اكثر مايمكن ان تتمناة بأنك تبقى على القمة لفترة |
Dağın izniyle zirvede biraz vakit geçiyoruz o kadar. | Open Subtitles | فقط نمضي وقتًا على القمة .بموافقة الجَبل |
Çok güzel bir Eylül sabahıydı ve ben daha yükseğe çıktıkça zirvede insanların sohbet ettiğini ve güldüklerini duyabiliyordum. | TED | كان صباحًا جميلًا في شهر سبتمبر، وبينما كنت أتسلق نحو الأعلى، كنت أستطيع سماع أصوات السائحين يدردشون ويضحكون على القمة. |
Sen hala zirvedesin. zirvede olmadığında ne olur? | Open Subtitles | وماذا يحدث عندما لا تكون على القمة ؟ |
Ona listesinde en tepede yer veren yalnızca benim. | Open Subtitles | و كنت أنا الشخص الوحيد الذي وضعه على القمة |
Basitçe bakarsak bu tamamen kimin tepede olmak istediğine kalmış. | Open Subtitles | في أبسط الحالات. انها حول من يريد أن يكون على القمة. |
90'lı yıllarda bir grup insan, santralin yukarısındaki tepede bulunan lojmanlarda yaşamış annelerin öncülüğünde santralin kapatılması için savaştı. | TED | قديمًا في التسعينيات، مجموعة مجتمعية بقيادة بعض الأمهات اللآتي يعشن في السكن العام على القمة فوق محطة للطاقة حاربت من اجل إغلاقها. |
üstünde mikro solar hücreler var. Enerjiyi o sağlıyor. | Open Subtitles | ويوجد خلايا شمسية صغيرة على القمة لتزوده بالطاقة |
Siz çocuklar bir masa etrafında oturup üstünde küçük beyaz farelerin olduğu gabagool mü yiyorsunuz? | Open Subtitles | اعني كيف يعمل ؟ يا رفاق , اجلسو حول الطاولة لناكلو كابا جول مع فار ابيض على القمة |
Odanın ortasında, bir Pink Floyd albümü ve, üstünde de minare gibi bir sigaralık! | Open Subtitles | في منتصف الغرفة، و غادر ألبوم بينك فلويد ومفصل كبير الحمار على القمة. |
Ama zirveyi bir kez tattıysan... | Open Subtitles | عن إذا ما كنت على القمة |
Hayır, zirve toplantısına odaklanman gerekiyor. | Open Subtitles | لا، لابد أن تركز على القمة |
Burada yukarıda, bir değil yirmi ayrı deliği patlayıclarla dolduruyoruz. | Open Subtitles | عالياً على القمة هنا، نحن نحشو عشرين حفرة متفرقة بالمتفجرات وليس واحدة. |
Lokum en üstte olmalı. | TED | يجب أن تكون المارش مالو على القمة. |
Herşeyimiz bunlar. zirvenin kenarında herşeye açıksınız. | TED | فهذا كل ماتأخذه معك .. فأنت قصير الحيلة جداً هنالك على القمة |