Burada bazı insanlar 9 yaşındaki bir kızın evlenmeye hazır olduğunu düşünür. | Open Subtitles | بعض الناس هنا تنظر للفتاة على انها مستعدة للزواج في سن التاسعة |
-Kennedy suikastinin özel bir tür araba kazası olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل ترى حادثة اغتيال كيندى على انها نوع خاص من الحوادث |
Umarım böyle kendine başka birisi gibi konuşman deliliğin bir işaretidir. | Open Subtitles | إن تحدثك إلى نفسك على انها شخصان علامة من علامات الجنون |
Sizin için bu makineyi yaparsam, göz yanılması olarak mı açıklayacaksınız? | Open Subtitles | لو بنيت لك هذه الآلة هل ستقدمها على انها وهم ؟ |
Ve bu gibi kasabalarda, suç tek çıkış yolu olarak görünür. | Open Subtitles | وغالباً في البلدات كهذه ترى الجريمة على انها الطريق الوحيد للخروج |
Bunu düşünürken sanırım ekonomiyi "kıtlık şartlarındaki insan praxeolojisi bilimi" olarak tanımlar. | TED | اعتقد انه يشير الى الاقتصاديات على انها دراسة البراكسيولوجي الانساني تحت ظروف الندرة |
bir keresinde kotuna matematik sınavını zımbalayıp Penny'yi "akıllı pantolon" kılığında göndermemiş miydin? | Open Subtitles | الم تقومي مرة بغرز اختبارات الرياضيات ببنطال بيني و ارسلتها على انها المتذاكية؟ |
Şampanya olamazsa en azından bu bardakta servis edilmesi gereken bir şey olmasında ısrar eden daha önce hiç görmediğim bir çocuktan ikram. | Open Subtitles | مجاملة من رجلٍ لم اقابلهُ من قبل الذي يصر على انها إذا لم تكن شمبانيا فعلى الأقل يجب أن تقدمَ في هذا الكأس |
Henüz bulunmamış olması, öyle bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | فقط لم يعثر عليها هذا لا يدل على انها موجودة |
Kenzi karta dokunduğunda kart alev aldığı zaman bir bilet olmuştu. | Open Subtitles | البطاقة كشفت عن نفسها على انها تذكرة عندما كينزي لمستها واحترقت |
Dünyada her 20 dakikada bir kişiye otizm tanısı konuyor ve dünyada en hızlı büyüyen gelişimsel hastalık olmasına rağmen bilinen bir tedavisi ya da çaresi yok. | TED | وعبر العالم, كل 20 دقيقة يوجد شخص جديد تشخص حالته على انها توحد وبالرغم من انه اسرع الاضرابات نموا في العالم لا يوجد له مسبب او علاج. |
Bunların hepsi kuramsal olarak olası şeyler, ve iddia ediyorum ki, bayağı bir kısmı yapılacak. | TED | يمكن القيام بكل هذه الامور وأستطيع ان اراهنكم على انها ستحدث |
İngiliz dili emperyalistlerin dili olarak görülüyordu. | TED | اللغة الانجليزية كان ينظر اليها على انها لغة الامبرياليين |
Son 40 küsur senedir, "sucul kuyruksuz maymun" teorisinin haksız yere "çılgın bilim adamlığı" olarak kategorilendirildiğini, aslında delilik olmadığını göstermeye çalışıyorum. | TED | لقد كنت احاول قول ذلك منذ 40 عاما و نيف هذه النظرية المائية قد صنفت خطأً على انها حافة الجنون و هي ليست كذلك |
Catherine'i bir eşya olarak değil, bir insan olarak görürse, öldürmesi zor olur. | Open Subtitles | حتى لو انه يتعامل مع الفتاه على انها شىء و ليس شخصا سوف يصعب هذا من مهمته فى تقطيعها |
Bu lanet zamanla bir hastalik olarak yayildi. | Open Subtitles | وتدريجيا اللعنة اصبحت معروفة على انها مرض |
Bayan Otterbourne da, dün gece güvertede kimseyi görmediğinde ısrarlı olduğuna göre, bu hırsızlıkla ilgili olarak suçlanmazsın. | Open Subtitles | وبما ان الأنسة اوتريورن مصرة على انها لم ترى احدا ليلة امس فى هذه السرقة بالذات فلاتوجد قضية ضدك |
Ve, kim benim kopyalarımı orjinal gibi satın alır, zaten Mona Lisa Louve'da varken. | Open Subtitles | ومن ذا الذى يشترى احدى نسخى على انها الاصلية والموناليزا الحقيقية فى اللوفر |