Bilemiyorum. - Annem haklı mı diye görmek için izliyorum. | Open Subtitles | أراقبكم، لأنّي أريد أن أعرفَ إن كانت أمّي على حقّ |
Bana verdiği parayı düşünürsek, galiba haklı. | Open Subtitles | اعتباراً لما يدفعه لي أعتقد بأنّه على حقّ |
Birisinin haklı olduğunu kabul etmekten korktuğu için saklanmamıştı. | Open Subtitles | لم يخفي هو ذلك ، لانه كان خائفاً من الاعتراف بأن احدهم كان على حقّ .. |
Birimiz bu dünyaya güvenmemeli. haklısın. | Open Subtitles | يجب على المرء أن لا يثق بهذا العالم أنت على حقّ |
Senin hatalı olduğunu göstermeye karar vermiştim, ama ama gittiğim her yerde... senin haklı olduğunu gördüm. | Open Subtitles | ولكن .. في كل مكان ذهبت اليه بَدوتُ لبَرْهَنَة أنك على حقّ |
O haklı. Arkadaşınızın hayatıyla onu takas etmeyi kabul etmeyeceklerdir. | Open Subtitles | هو على حقّ لن يقبلو بمقايضته بحياة صديقك |
Tabii sen de beni savundun, değil mi? O haklı, sen de haksızken bu biraz zor. | Open Subtitles | كان هذا صعباً قليلاً بشأن أنها على حقّ وأنتِ على خطأ |
Esrarı attım, çünkü buna ihtiyacın yoktu ve haklı olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | لقد رميت المخدرات لأنني ظننت أنك لا تحتاجها ولقد كنت على حقّ لقد أصبحت سعيداً من تلقاء نفسك |
haklı. Karakoldaki polis sayısını üç katına çıkarttılar. | Open Subtitles | إنّه على حقّ لقد ضاعفوا الحراس في قسم الشرطة |
haklı, fazla vaktimiz yok. | Open Subtitles | إنّه على حقّ. لا نملكُ متّسعاً من الوقت. |
Dürüst olun, burada başkalarının sorunlarını dinlerken güldürebilir ya da uyuklayabilirsiniz ama şu adam haklı. | Open Subtitles | لنكن صريحين , عندما نجلس هنا ونستمع إلى مشاكل الآخرين ربّما تبتسم وتومئ برأسك ولكنّه على حقّ |
Eğer beni vurursan, haklı olduğumu kanıtlamış olursun. | Open Subtitles | إذا تضربني، أنت ستكون فقط برهنة أنني على حقّ. |
Ama uzun zamandır bunu bekliyoruz zaten. haklı olduğumuzu kanıtlamak için fırsat bu. | Open Subtitles | لقد كنّا ننتظر فُرصة لإثبات بأنّنا على حقّ |
Bu uygun değil ama haklı olabilir. | Open Subtitles | الأمر ليس مثاليّ، لكن رُبّما تكون على حقّ. |
Fakat annem haklı. Bu çok fazla. | Open Subtitles | لكن أمّي على حقّ الحضور كثيرون |
Onları haklı çıkaracaksın. | Open Subtitles | أنت سَتُبرهنُ لهم أنك على حقّ. |
- Evet, haklısın. haklısın. | Open Subtitles | الذي يريد أن يكون الأب المشهور أجل، أنتِ على حقّ |
Belki de haklısın. Sadece ikinizi şerife götürerek sıyrılabilirim. | Open Subtitles | لعلك على حقّ ربما أنجو بأن أسلم إثنين منكم فقط |
haklısın, burada öylece oturmamalıyım. | Open Subtitles | أنتِ على حقّ. لا يجدرُ بي الجلوسُ هنا و حسب. |
Muhtemelen haklıydı. | Open Subtitles | بلا شكّ، لقد كان على حقّ |
Posta ofisindekiler haklıymış. O. çocuğu! | Open Subtitles | رجال مكتب البريد كانوا على حقّ |
Umarım haklısındır. | Open Subtitles | أرجو أن تكون على حقّ. |
Çünkü müşteri daima haklıdır. | Open Subtitles | اسألي ( بوب ) عن ذلك لأنّ الزبون دائماً على حقّ |