bir şeyler yeriz, tabancayı alırız, sonra da herkes kendi yoluna gider. | Open Subtitles | سنحصل على شيء لنأكله ستحصل على المسدس وبعدها كل منا يذهب بطريق |
Ve görünüşe göre, benim dışımda herkes bir şeyler alıyordu. | Open Subtitles | و يبدو أن الجميع كانوا يحصلون على شيء فيما عداي |
24 saat önce benim olan bir şey için kredi almamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أ، آخذ قرضاً على شيء كان ملكي مجاناً قبل 24 ساعة؟ |
Bu binadaki birisi buna benzer bir şey üzerinde çalışıyor. | Open Subtitles | شخص ما في هذا المبنى يعمل على شيء مثل ذلك |
Boşandıktan sonra hiçbir şey almadım dediğimi hatırlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أتذكر عندما أخبرتك أنني لم أحصل على شيء عند الطلاق؟ |
- İyi bir teori ama olmadı. - Bir şey bulamadık. | Open Subtitles | إنّها نظرية جيّدة، لكنّها ليست كذلك، لم نحصل على شيء. |
Bu yüzden de gerçek bir şeyler yapmamayı tercih ediyorsun ki umuda tutunabilesin. | Open Subtitles | لذا ستتخلى عن فرصة الحصول على شيء حقيقي كي تتمكن من التمسّك بالأمل |
Babamın bu alette ne yaptığını öğrenmem lazım çünkü bir şeyler karıştırıyor. | Open Subtitles | ماذا مان ابى يفعل على هذا الشيء؟ لانة ينوى على شيء ما |
Kâtip hakkında bir şeyler bulduk. Frank Gephart hakkında duvara tosladık. | Open Subtitles | حصلنا على شيء على الموظف اننا لم نصيب في امر فرانك |
Ne kadar bakarsam bakayım, burada yanlış giden bir şeyler var. | Open Subtitles | لا يهم كيف أنظر اليه لكن حصلت على شيء خاطئ هنا |
İş gezisinden döndüğümde, görüşmemiz gerektiği ve bazı çabollarla ilgili bildirilmesi gereken önemli bir şeyler olduğunu belirten mesajınızı aldım. | Open Subtitles | بعد رحلتي وجدت هذه الرسالة النصيـة واستلمتــها قالت يجب ان نلتقي وانك اردتي ان تطلعني على شيء مهم بشأن الاثرياء |
Kullanılabilir bir kanıt bırakmayacağım fakat o bir şeyler buldu. | Open Subtitles | لن أترك أية أدلة نافعة ولكنها عثرت على شيء ما |
Sen de öldürmedin. Elinde olmayan bir şey için kendini suçlama. Biliyorum. | Open Subtitles | ولا أنت يا بني، لا تلم نفسك على شيء خارج عن سيطرتك |
Tanışmamızdan yıllar evvel yaptığım bir şey için beni cezalandıramazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ معاقبتي على شيء فعلته قبل سنوات من إلتقائنا |
Web geliştiricisi olarak çalıştığım işimde benden daha büyük olma ihtimali olan bir şey üzerinde çalıştığımı hissetmiyordum. | TED | خلال عملي كمطوّر مواقع، لم أشعر بأنني أعمل على شيء هام. |
Söylentilere göre orada çok büyük bir şey üzerinde çalışıyorlar ve kimsenin bunu öğrenmesini istemiyorlarmış. | Open Subtitles | و تقول الشائعات أنهم يعملون على شيء مهم و لا يريدون أن يعرف أحد بماهيته |
Kızım kendi aklıyla hareket ett, hiçbir şey değişmeyecektir. Bunu biliorsun. | Open Subtitles | إبنتي مادامت أصرت على شيء فهذا لن يتغير وأنت تعرف هذا |
- Bir şey bulacağımız da yok zaten. | Open Subtitles | حسنًا، ليس الأمر كما لو كنا في خطر من حصولنا على شيء. |
Asıl soru şu: Tavşandan daha tehlikeli bir şey üstünde çalıştı mı? | Open Subtitles | السؤال هو، هل عملت على شيء أكثر خطراً من الأرنب؟ |
120 saatlik konuşma dinledik ama hâlâ bir şey yok. | Open Subtitles | تنصتنا لمدة 120 ساعة من اتصالاتهم ولم نحصل على شيء |
Halledecek onu, çünkü anlarsın işte onunla ilgili sinsice bir şey var elinde. | Open Subtitles | أوه انه سوف يتعامل لأنهُ كما تعلم انك حصلت على شيء غادر عليه |
İnsanlar sık sık yapmadıkları şeyler için suçluluk duyarlar genelde bunun temeli çocukluğa dayanır. | Open Subtitles | النـاس غـالباً مـا يشعرون بالذنب على شيء لم يفعلوه أسـاساً عـادة مـا يعود إلى طفولتهم |
Ama plastik bir şeyin üzerinde yattığım için zemini hissedemiyordum. | Open Subtitles | لم أشعر بالبلاطات لأني كنت ممدة على شيء مثل البلاستيك |
Hayır, trenle yapış yapış gelen bir şeyim var. | Open Subtitles | لا، أنا حصلت على شيء لزج القادمة على متن القطار. |
Ümitsizce başka bir şeye, herhangi bir şeye odaklanmaya çalıştım. | Open Subtitles | حاول أن تركز بشدّة على شيء آخر، أيّ شيء آخر |
Ama ben şu salak işten dolayı annemin o kadar baskısı altındayım ki sonunda çok çalıştığım bir şeyi elde ettim ve şimdi de yakalanacağım. | Open Subtitles | أنا فقط ، أنا فقط تحت ضغط كبير من أمي للحصول على تلك الوظيفة الغبية أخيرا أنا أعمل بجد للحصول على شيء و لكني سأخسره |