Tüm yapman gereken, en beğendiğin adamı gözünde canlandırmak ve onu taklit etmek. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو تَخيّل الرجل الذي أُعْجبتِ به، ثم قومي بمنافسته |
Teknik olarak, tek yapman gereken, bunu tekrar yapmayacağına söz vermendir. | Open Subtitles | عملياً كل ما عليكِ فعله هو أن تعديني بألا تفعليها مجدداً |
Im Meahri nihayet mutlu olmak için yapman gereken, bu muydu? | Open Subtitles | إم ماري.. فى النهاية، هل هذا ما عليكِ فعله لتكوني سعيدة؟ |
Tanrı'nın dostu olmak istediğini biliyorum. Bunun için ne yapman gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أعلم أنكِ تريدين أن تكوني صديقة لله تعلمين مالذي عليكِ فعله بالمقابل |
Tek yapmanız gereken biraz eğlendirmek. | Open Subtitles | كل ما سيكون عليكِ فعله هو أن توفري بعض التسلية |
yapman gereken tek şey, haftanın günlerini söyleyip zengin olmakmış. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو غناء أيام الأسبوع وستكوني مشهوره |
Şimdi yapman gereken şey: Gelip benimle yaşamandır. | Open Subtitles | ما يجب عليكِ فعله الآن هو أن تأتين للعيش معنا |
Tek yapman gereken bir sabah kahve içerken onunla konuşman. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو الجلوس معها صباحا عندما تشربان قهوتكما وتكلمي معها كالعادة |
Evet, yapabilirsin! Tek yapman gereken, ilgilerini çekmek. | Open Subtitles | بلى تستطيعين جل ما عليكِ فعله هو أن تسترعي إنتباههم |
Bütün yapman gereken onu bana vermek için reddetmek. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو أن ترفضي أخذه ثم تقومي بإعطاءه لي |
yapman gereken tek şey gardiyanları dondurup Prue'nun kapısını açmak. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو تجميد الحرَّاس ثم تفتحين زنزانة، برو |
Şimdi tek yapman gereken üç boyutlu bir tane bulmak. | Open Subtitles | والآن كل ما عليكِ فعله هو النظر إلى شخص ثلاثي الأبعاد |
Tek yapman gereken sormak. Tanıdığım en zeki insanlardan biri söyledi bunu bana. | Open Subtitles | كل ما كان عليكِ فعله هو أن تطلبي واحد من أذكى الناس |
Şimdi tek yapman gereken, termometreyi kuşa yeterince saplamak. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله الآن هو أن تدخلي المقياس بداخل الطير بشكل ٍ مناسب |
Bence sen sadece büyüklerin, sana ne yapman gerektiğini söylemesinden bıktın. | Open Subtitles | أعتقد أنّكِ سئمتِ فحسب من إخبار والدكِ لكِ بما عليكِ فعله |
Kendi güvenliğin için ne yapman gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين ما عليكِ فعله من أجل حمايتكِ الشخصية |
yapmanız gereken sadece; güvenlik kamerası kayıtlarını izlemek. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو مُراقبة أشرطة الأمان أولًا. |
Yıldızlar dizildiğinde, ne yapacağını bileceksin. | Open Subtitles | حينما تصطفّ النجوم ستعرفين ما عليكِ فعله |
Acitsa da, yapman gereken en eci veren sey olsa da hayatinda yapmak zorunda kaldigin en aci verici sey olsa da bence birilerinin yaninda olmak daha iyidir. | Open Subtitles | حتىلوأن هذامؤلم, حتىلوان هذاأكثرشيئاًألماً قدتفعلينه, حتىلوأنهأكثرشئألماً عليكِ فعله, |
Tabii ki yapmalısın. Gerçekten böyle düşünüyorum. | Open Subtitles | من الواضح أن عليكِ فعله, انا حقاً أظن ذلك. |
Ne yapman gerekiyorsa yap. Sakın çocukları merak etme. | Open Subtitles | افعلي ما عليكِ فعله ، و لا تقلقي على الأطفال ، سيكونون في رعايتي |
yapman gerekeni yapıyorsun. Ne pahasına olursa olsun hayatta kalıyoruz. | Open Subtitles | إفعلي ما عليكِ فعله مهما كلف الثمن يجب أن ننجو |
Bunu yapman gerektiği için yaparsın tıpkı dişlerini veya kıçını beyazlatman gerektiği gibi. | Open Subtitles | ،أنت فقط تفعلينه لأنه من المفترض عليكِ فعله مثل تبييض أسنانكِ أو فرجكِ |
Ne yapman gerekiyor biliyor musun? Konuşun. Bu iletişim kurmanın sağlıklı bir yolu. | Open Subtitles | أتعلمي ما الذي عليكِ فعله تحدثوا عن الأشياء ، أنها طريقة صحية للتواصل |
- Denerim. Bunun denemekle alâkası yok, öyle yapmak zorundasın. | Open Subtitles | ـ سوف أحاول ـ إنه لا يتعلق بالمحاولة، بل ما عليكِ فعله |