Bir sonraki yapmamız gereken şey, tüm yapıyı kontrol etmek ve düzenlemek. | TED | الشيء التالي الذي يتعين علينا القيام به، هو مراقبة وتنظيم الهيكل بأكمله. |
Bir şey yapmamıza gerek yok. Tek yapmamız gereken öğrenmek. | TED | وليس علينا القيام بشىء. كل ما علينا فعله أن نتعلم. |
Görev senin. Yapacak işimiz var. | Open Subtitles | صفحتك بيضاء هنا لدينا عمل علينا القيام به |
Küresel Hedefler'e ulaşmak için ne yapmamız gerekiyor? | TED | ما الذي يجب علينا القيام به لتحقيق الأهداف العالية؟ |
Peki bu yerlerde neler yapmamız lazım? | TED | لكن مالذي علينا القيام به في هذه الأماكن؟ |
Sen ve ben en başında yapmamız gereken bir şeyi yapacağız. | Open Subtitles | أنت و أنا سنقوم بشيئ كان علينا القيام به منذ البداية |
Çocuklar işimin devam etmesi için birkaç soygun yapmamız gerekecek. | Open Subtitles | أيّها الفتية؛ سيكون علينا القيام بعمليات سرقة لإنعاش عملي مجدداً |
Tek yapmamız gereken arabayı ateşe vermek polis de çıkan yangında öldüğümüze inanır. | Open Subtitles | كل ما علينا القيام به هو حرق السيارة سيعتقدون أننا متنا في الحريق |
Tek yapmamız gereken şey kendimize inanmalıyız ve biz bu dünyayı değiştirebiliriz. | Open Subtitles | كلُّ ما علينا القيام به هو الإيمان بأنفسنا وبقدرتنا على تغيير العالم. |
Tamamdır, o zaman tek yapmamız gereken pulun nerede tutulduğunu bulmak. | Open Subtitles | حسناً، كل ما علينا القيام به هو معرفة أين يحتفظون بالطّابع |
Bu kişisel bir şey değil, yapmamız gereken bir şey. | Open Subtitles | هذه ليست شخصية، هذا هو ما يتعين علينا القيام به. |
Yapacak işlerimiz var. Herkesi hemen buraya getir. | Open Subtitles | لدينا عمل علينا القيام به أحضر الجميع الى هنا |
Bu kostümler bir felaket! Hanımlar, lütfen. Yapacak işlerimiz var! | Open Subtitles | لا , لا , لا , هذه الملابس رديئة جداً سيداتي , أرجوكن , نحن لدينا عمل علينا القيام به |
Bu yüzden, internetten öteye giden bir cok şeyi yapmamız gerekiyor. | TED | ولذا يتوجب علينا القيام بالكثير من العمل الذي يذهب لأبعد من الإنترنت. |
Senden kurtulmak için ne yapmamız gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا علينا القيام به للتخلص منك، يا سيد ارمسترونغ؟ |
Ve mesaj çok açıktı. İklim değişikliği gerçek ve bizim bu konuda bir şeyler yapmamız lazım. | TED | و كانت الرسالة واضحة جدا: التغير المناخي هو حقيقي علينا القيام بشيء ازاءه. |
Tamam, acele bir şeyler yapmamız lazım çünkü burada olduğumuz yayılacaktır. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، يجب علينا القيام بشيء بسرعة لأن الكلام سيلف ويدور وسيصلهم أننا هنا |
İşimi geri almam için birkaç soygun yapacağız. | Open Subtitles | أيّها الفتية؛ سيكون علينا القيام بعمليات سرقة لإنعاش عملي مجدداً |
Fakat kısadan ortaya vadeye salınımı kesmeye başlamazsak, bunu çok daha önce yapmamız gerekecek. | TED | ولكن إن لم نقم بقطع الانبعاثات على المدى القصير أو المتوسط، فسيتوجب علينا القيام بذلك في أقرب وقت ممكن. |
Hiç durmadan yapmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | يجب علينا القيام بذلك دون دوقف |
Bence, Sid ve Michelle beraber olduğu sürece, biz de aynısını yapmalıyız. | Open Subtitles | اعتقد بما أن سيد وميشيل مع بعضهم البعض، يجب علينا القيام بالمثل |
Madhav şöyle karşılık verdi: "Neden öyle yapalım? | TED | ولكن مادهاف قال لماذا يتوجب علينا القيام بذلك على هذه الشاكلة |
Simülasyonlar yapmamız gerek, savaş oyunları değil, bakteri oyunları, böylece nelerde zayıf olduğumuzu anlarız. | TED | يتعين علينا القيام بمحاكاة، ألعاب جرثومية، وليس ألعاب حربية، حتى يتسنى لنا رؤية مكامن الضعف. |
Kahretsin, bu işleri her defasında yağmurda yapmak zorunda mıyız? | Open Subtitles | اللعنة، هل يتحتم علينا القيام بهذا عند هطول كل مطر؟ |
Bir kadın için daha kolay. Biz bunu yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يسهل على المرأة تحمّل ذلك عن الرجل، علينا القيام بذلك. |
Ortak bir gerçeklikte yaşadığımızı kabul edebilmemiz için üç şey yapmamız gerektiğini söylemiştim. | TED | قلتُ ذلك لأتقبل أننا نعيشُ حقًا في واقع مشترك. علينا القيام بثلاثة أمور. |