Tek yapması gereken bebek doğana kadar kendine iyi bakmasıydı. | Open Subtitles | كل ما عليها فعله هو الاهتمام بصحتها حتى ولادة الطفل |
Sürmesini, delmesini veya yapması gereken şeyi söylemek. | TED | لنخبرها أن تدفع أو تثقب أو نخبرها أيّاً كان ما عليها فعله. |
Hadi ama Cherly, tek yapması gereken biraz kurabiye yemesi ve gülümsemesi. | Open Subtitles | بحقك شيريل كل ما عليها فعله هو اكل البسكويت و الابتسام |
Çevresi geniştir, ne yapacağını bilir. | Open Subtitles | . انها تعرف الاشخاص . و تعرف ما عليها فعله |
yapması gerekeni yapıyor. Sen de öyle yapmalısın. Nasıl? | Open Subtitles | إنها تفعل ما يجب عليها فعله و أنت يجب أن تفعل نفس الشئ |
Bence o burası onun yeri olsun istiyor Ve biz tamamen kendimizden geçip ona ne yapması gerektiğini söyleyip durduk. | Open Subtitles | أراهنك أنها تريده مكانها الخاص وكنا نُخبرها ما عليها فعله |
O anda, Katherine ne yapmasını gerektiğini çok iyi biliyordu... Yeniden... | Open Subtitles | في تلك اللحظة، عرفت (كاثرين) بالضبط ما كان عليها فعله... |
Hadi yapma, tek yapması gereken eğilmek. | Open Subtitles | هيا كل ما عليها فعله هو الانحناء وسأشم شعرها |
Tek yapması gereken senden bir ısırık almak. | Open Subtitles | انظر, كل ما عليها فعله ان تأخذ عضة واحده منك و |
Bu yolla, yapması gereken tek şey yılda bir ya da iki kere oraya gidip, iğne olmak. | Open Subtitles | هكذا سيكون ما عليها فعله هو المجيء مرة أو مرتين سنوياً وأخذ الحقنة |
Tek yapması gereken, alıcının transfer ettiği paradan birkaç bin dolar çekmek. | Open Subtitles | كلّ ما عليها فعله هو سحب بضعة آلاف من الملايين التي يرجّح أنّ المشتري حوّلها خارجيّاً |
Yani bütün gezegen bir roketi çekiyor ve onun dünyadan kaçmak için tek yapması gereken saniyede 11,2 km ile gitmek. | Open Subtitles | وكل ما عليها فعله أن تنطلق بسرعة 7 ميل في الثانية للإفلات من جاذبية الأرض |
Tek yapması gereken kısa bir süre için ben olmaktı. | Open Subtitles | كل ما كان عليها فعله هو التظاهر بأنها أنا لبعض الوقت |
Tek yapması gereken çenesini tutmaktı. | Open Subtitles | كل ماتوجب عليها فعله ,هو ان تبقي فهما مطبق |
Gün içinde yapması gereken sıra dışı bir şeyden bahsetmedi. | Open Subtitles | لم تقل أي شيء حيال وجود أي شيء غير إعتيادي كان عليها فعله ذلك اليوم. |
Yani artık tek yapması gereken çocuğu doğurmak ve fikrini değiştirmemek. | Open Subtitles | لذا كل ما عليها فعله الآن هو أن تلد الطفل وألا تغير رأيها |
Tek yapması gereken bana bilmek istediğim şeyi söylemek. | Open Subtitles | كل ما عليها فعله أن تخبرني بما أريد معرفته |
Ama bu kız kafasına bir şey koymuş. Ne yapacağını biliyormuş. | Open Subtitles | لكن هذه البنت كان لديها مهمة وتعرف ما عليها فعله |
O yapması gerekeni yaptı, bende benim yapmam gerekeni yapacağım. | Open Subtitles | سوف تفعل ما عليها فعله و انا سأفعل ما علي فعله. |
Fakat özel biri olması için ne yapması gerektiğini çözdüm. | Open Subtitles | ولكنني اكتشفت ما عليها فعله لتكون مميّزة |
O anda, Katherine ne yapmasını gerektiğini çok iyi biliyordu... Yeniden... | Open Subtitles | في تلك اللحظة، عرفت (كاثرين) بالضبط ما كان عليها فعله... |