Oswald evde yokken Marina'yı sorgulamaya bir son vermesi için. | Open Subtitles | لوقف استجواب مارينا فى البيت عندما لا يكون أوزوالد موجودا |
Sakin ol Jim, ben evde yokken dans ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | اهدا جيم انا اعلم انك ترقص عندما لا اكون بالمنزل |
Bu sayede bir şeylerin iyi olmasını sağlıyoruz, iyi olmadığında bile. | TED | هكذا يكون الأمر لا بأس به، حتى عندما لا يكون كذلك. |
Paranız ve iştahınız olmadığı zaman her şeye olumsuz bir bakış açısından yaklaşıyorsunuz. | Open Subtitles | عندما لا تملك المال و لا الشهية فإنك تنظر إلى كل شيء بسوداوية |
Seyahatte olmadığım zamanlar Kuzey Amerika'nın doğu sahilinde yaşıyorum. | TED | أنا أقطن على الساحل الشرقي لأمريكا الشمالية عندما لا أكون مسافرا، |
onu gördüğün her zaman güzel olduğunu söyle, güzel olmadığı zamanlarda bile. | Open Subtitles | أخبرها أنها جميلة في كل مرة تراها حتي عندما لا تكون كذلك |
Ne zaman bir soruya cevap vermek istemezsen eğlenceli olmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | تحاول أن تكون مضحكاً عندما لا تريد أن تجيب على سؤال |
Ortada aktif bir enfeksiyon yokken eski enfeksiyonların zararsız kalıntılarına ataklar başlar. | Open Subtitles | و عندما لا يجد عدوى نشطة يبدأ بمهاجمة بقايا العداوى القديمة البسيطة |
Ortada aktif bir enfeksiyon yokken eski enfeksiyonların zararsız kalıntılarına ataklar başlar. | Open Subtitles | و عندما لا يجد عدوى نشطة يبدأ بمهاجمة بقايا العداوى القديمة البسيطة |
Neden etrafta başka asiler yokken bana çok daha kibar davranıyorsun? | Open Subtitles | لماذا أنت دائماً ألطف معي عندما لا يكون حولنا متمردين آخرين؟ |
Ama anneciğim, sen burada yokken sanki biz de yokmuşuz gibi oluyor. | Open Subtitles | لكن، أمي .. أحيانا عندما لا تكونين هنا كأننا لسنا هنا كذلك |
Dersim yokken ülkeyi gezip beyaz yakalı zalimlerle, itirafçılarla ve yolsuzluk mağdurlarıyla görüşmeler yapıyorum. | TED | لذا عندما لا أكون في القاعة أذهب بأرجاء المدينة وأقابل موظفين جناة وشاة وضحايا احتيال |
benim oğlumu kendinizin olarak göreceksiniz ve ben yokken onu koruyacaksınız. | TED | يوماً ما سترون ابني كأبنكم وستحموه عندما لا أكون هناك. |
Bir şeyler istediğin gibi olmadığında, sen de bunu yapıyorsun. | Open Subtitles | عندما لا يحدث الشيء كما تريد، أنت تعمل هذا أيضا |
Çünkü senin hiç alt yapın yoktu. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Ortada kural olmadığında böyle oluyor işte. | Open Subtitles | لأن ليس لديكِ أي أساس ، أتدرين ما الذي أقصده هذا الذي يحدث عندما لا يكون لديك أي قوانين |
Ben New Orleans'ta bir caz müzisyeniyim ve biri iyi olmadığı zaman anlarım. | Open Subtitles | انا عازف جاز في نيو اورليانز اعرف منظر الشخص عندما لا يكون بخير |
Uyuyamadığım zamanlar içim içimi yiyor böyle devam edersem, halim ne olacak diye. | Open Subtitles | كثيرا ما أتساءل ، عندما لا أستطيع النوم ، ماذا سأصيح إذا بقيت على هذا النحو |
Hayır. Sanırım karnaval sektöründe olup çalışmadığı zamanlarda yaşadıkları yer burası. | Open Subtitles | لا, انه المكان اللذي يعيشون فيه عمال الكرنفال عندما لا يعملون |
Biliyorum, ama Ne zaman bir şeyler içmesem kendim hakkında iyi hissediyorum. | Open Subtitles | أعلم, لكن عندما لا أشرب في كل الاوقاب أشعر بالرضا عن نفسي |
Bu yüzden işler yolunda gitmediğinde bir adım geriye giderim, işletme yetilerimi kullanarak sebebini anlar ve durumu düzeltirim. | TED | عندما لا تسير الأمور على نحو جيد، أميل للعودة خطوة إلى الوراء، أُطبق أدواتي الخاصة للعمل لإيجاد السبب، وإصلاحه. |
Ve bir gün, hiç beklemedği bir anda, çok korkunç bir şey yapacağım. | Open Subtitles | حتى يوم ما عندما لا تتوقع أبداً سأفعل شيئاً سيئاً جداً سيصدمها تماماً |
Bu, hiçbir şey yapmadan tırnaklarımın içinin neden simsiyah olduğunu açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يفسر لماذا أصابعي تتسخ حتي عندما لا أقوم بأيّ شيء |
Konuşacak kimse olmayınca daha da yalnızlaştırıyor insanı bu şehir. | Open Subtitles | ستشعرك المدينة كأنك وحيد عندما لا تجد مع من تتحدث |
Sen burada değilken baban üzgün oluyor, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أتعلمين، إن أبيكِ يصبح حزينًا عندما لا تكوني هنا صحيح؟ |