Bay Bennet, Bay Bingley geldiğinde onu ziyarete gitmeyeceğini söylüyor. | Open Subtitles | أخبرنى السيد بنيت أنه لن يزور السيد بنجلى عندما يصل |
Belki de radyo geldiğinde, etrafına toplanıp bir çay molası veririz. | Open Subtitles | و عندما يصل, يمكننا جميعاً الإستماع إليه نأخذ إستراحة لشرب الشاي |
Ve buraya geldiğinde, çeneni kapalı tut. Berbat ediyorsun sadece. | Open Subtitles | و عندما يصل أبق فمك مغلقا و إلا أفسدت الأمر |
İş kanunları çiğnemeye gelince çoğu kişi bunu göze alamıyor. | Open Subtitles | عندما يصل الأمر لخرق القوانين، معظم الناس لا يتحملون هذا. |
Burke ve Serano geldiği zaman herkesin hazır olmasını istiyorum. | Open Subtitles | عندما يصل بيرك وسيرانو أريد من الجميع أن يكون مستعداً |
Size Berlin'den bir posta gönderdi ve posta adrese vardığında sizi aramamızı istedi. | Open Subtitles | وقد ارسلت لك بريد من برلين قد طلبت منا ان خبرك عندما يصل |
Pizzacı çocuk buraya geldiğinde pizzayı beleşe getirmek için bir büyü yapalım. | Open Subtitles | عندما يصل فتى التوصيل إلى هنا لنقم بتعويذة حتى نحصلَ عليها مجاناً |
O eve geldiğinde ben uyumuş oluyorum, ben ayrıldığımda da o. | Open Subtitles | أكون نائمة عندما يصل إلى المنزل ويكون هو نائماً عندما أغادر، |
Erkekler belli bir yaşa geldiğinde aniden farklı şeyler yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | عندما يصل الرجال لعمر معين فجأة يرغبون في عمل شيء مختلف |
Sanırım konu o noktaya geldiğinde, ben sadece bir arkadaşım. | Open Subtitles | أعتقد عندما يصل الأمر لهذا الحد فأنا أخدم الشركة فقط |
Hedge ortaya geldiğinde işler daha karmaşıklaşıyor. | TED | الأمور تتعقد أكثر عندما يصل هيدج للوسط. |
Çocuklar geldiğinde tahta, çivi, halat, tekerlek gibi birçok malzemeyle karşılaşıyorlar, ve elbette birçok da aletle. | TED | عندما يصل الأطفال تجابههم العديد من الأشياء خشب ومسامير وحبال وإطارات والكثير الكثير من الأدوات، أدوات حقيقية |
- Tamam. Veya yarın Kızıl Bulut buraya geldiğinde kendin de alabilirsin. | Open Subtitles | الأفضل من ذلك، احصل على واحد بنفسك، غدا عندما يصل سحابة حمراء الى هنا |
Sığır çobanları geldiğinde işler artar biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أن العمل يزداد عندما يصل رعاة البقر إلى البلدة |
İş politikaya gelince, hiçbir şey mantıklı değil. | TED | لانه عندما يصل الامر للسياسة .. فهو امرٌ غير منطقي حتماً |
Elizabeth Pisani: "İş politikaya gelince, hiçbir şey mantıklı değil." | TED | إليزبيت بيساني :عندما يصل الامر للسياسة .. فهو امرٌ غير منطقي حتماً |
Belli bir dereceye geldiği zaman çakması gerekiyor. | Open Subtitles | هو مفترض إلى إخرج آليا عندما يصل درجة حرارة معينة. |
geldiği zaman sahte cesetleri yavaşça yanımızdan geçirin. | Open Subtitles | عندما يصل احضر الجثث المزيفة بالقرب منا ببطئ و روية |
Şu anda da oraya gidiyordur ve oraya vardığında ne yapacağını iyi biliyoruz. | Open Subtitles | إنّه في طريقه إلى هناك الآن، ونعرف ما سيفعل عندما يصل إلى هناك. |
Bu bibloyu gözümün önünden ancak özel bir insan olunca ayıracağım. | Open Subtitles | .. سأبعد هذا التمثال من ناظري .. عندما يصل شخص خاص |
Evet ama geçit, sadece ay en tepeye ulaştığında açılırmış. | Open Subtitles | أجل، ولكنْ لا تُفتح البوّابة إلّا عندما يصل القمر لذروته |
Dr. Poe olay yerinden aradı ve gelir gelmez torbala, dedi. | Open Subtitles | حسنا دكتور بو إتصل بي من مسرح الجريمة وقال لو لم يتم وضع الكيس هناك إذا على وضع الكيس على اليد عندما يصل |
Eve varınca nasıl bir hayal kırıklığı yaşayacağını düşünsene. | Open Subtitles | فكر فى كم سيخيب أمله عندما يصل الى المنزل |
Sonsuzluğun kapılarına ulaştığı zaman içeri girmesine izin vermeni isteriz. | Open Subtitles | ونتضرع إليك عندما يصل لأبواب الخلود، أن تسمح بدخوله |
Robotlar bir kesişime geldiklerinde sağa, sola ya da ileri gideceklerine rastgele karar verecekler. | TED | عندما يصل الروبوت إلى مفترق طرق، سيختارون الطريق الذي سيذهبونه عشوائياً يسار، يمين، أو إلى الأمام. |