Babam iş hayatının zirvesindeyken 50 işçisi vardı, benim ise 350! | Open Subtitles | كان أبي عنده في مجده 50 شخصا انا عندي 350 شخص |
Bekle, Ustanın astımı vardı. Ve aşçı bunu tedavi etmek için kullandı onu. | Open Subtitles | انتظر , المعلم كان عنده ربو و الطاهي كان يستخدم هذا في معالجته |
onun için senden daha önemli bir şey olabileceğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أن هناك ما هو أهم منك عنده |
Kendisine sahip olan kişinin, ölümsüz askerlerden oluşan bir orduyu tekrar canlandıracağını biliyormuş. | Open Subtitles | يعرفون أن من يمتلكه سوف يكون عنده القوة لبعث جيش من المحاربين الميتين |
Her toplumun, antik çağlara dayanan rüyalarla ilgili teorileri vardır. | Open Subtitles | كل مجتمع يعود إلى القدماء كان عنده النظريات بخصوص الأحلام |
- David'in bu isimde bir arkadaşı varmış. - Muhtemelen okul arkadaşı. | Open Subtitles | ـ ديفيد كان عنده صديق بذلك الاسم ـ من المحتمل أن يكون صديق مدرسة |
Çocuğun sözde yatak odası olan yerde bir avuç hokkabaz, oturup çene çalıyor. | Open Subtitles | عنده حفنة من المهرجين يثرثرون بأفواههم وهم جالسين في ما يفترض أنها غرفته |
Eğer Ruslardan biri, bir Alman'ın tipini beğenmezse, onu götüreceği düşüncesi vardı. | Open Subtitles | تملّك المرء شعور أنّ الروسي إن لم يرقه منظر الألماني سيحتجزه عنده |
Evinde tadilat vardı... o yüzden ben yokken bir süre bende kaldı. | Open Subtitles | كان عنده بعض الشاغل هنا لذلك هو بقى هنا و انا سافرت |
"Fakat babalarının tüm bu çocukça zevklere ayırabilecek çok az zamanı vardı." | Open Subtitles | على أية حال كان عنده وقت قليل جدا لكلّ هذه المُتع الطفولية |
A vitamini, D vitamini , sabahlara başlamanın en iyi yoludur-- ama Ted' in az önce büyük bir randevusu vardı. | Open Subtitles | ان به فيتامين اي و فيتامين دي انه طريقة رائعة لان نبداء به الصبح .. ولكن تيد كان عنده موعد كبير |
Çünkü benim sana söylediğimi ona söyleyecek kimsesi yok onun. | Open Subtitles | لكن ليس عنده من يقول له مثل مااقوله لك الان |
Anladığım kadarıyla onun için çok önemli olan birşeyi kedi kaptı. | Open Subtitles | يبدو بأن هناك قطاً أخذ شيء مهم من عنده شيء مهم ؟ |
onun bir tek ideali var, o da her şeyi aynen olduğu gibi tutmak, hiç değiştirmemek. | Open Subtitles | عنده دافع واحد ، وهو أن يبقي كل شيء على حاله بالضبط |
Evet. Hislere sahip olmak zorundasınız. Hisler insan tecrübelerinin merkezi gibidir. | Open Subtitles | يجب ان يكون الشخص عنده مشاعر المشاعر هى قلب التجارب البشريه |
Tek gerçek işaret bizi yokedecek güce sahip olması olacaktır. | Open Subtitles | الإشارة الحقيقية الوحيدة ستكون عندما يكون عنده القوة لجعلنا نختفي |
Oh, öyle yorgunum ki. Bir adamın kaçışının da sonu vardır. | Open Subtitles | انا فى غاية التعب هناك حد يتوقف عنده ركض المرء |
Büyük, dallı budaklı bir ayak parmağı var,ayrı bir ayakkabıya ihtiyacı varmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | ولكن عنده ذلك الإبهام الكبير المجعد والذي يبدو أنه بحاجه لحذاء لأجله |
onda birçok başarısızlık vardı, fakat her zaman becerikliydi. | Open Subtitles | كان عنده العديد من النكسات لكنه كان داهية دائما. |
Kurt ve Ram'in okula tecavüz ve AIDS'den başka verebileceği bir şey yok. | Open Subtitles | كورت والكبش ما كان عنده شيء لعرض المدرسة لكن تأريخ يغتصب ويساعد النكات. |
Onaylı çekin ne olduğunu biliyorum. Bunu yapacak vakti yoktu. | Open Subtitles | أعرف ما هو الشيك المصدق، لم يكن عنده وقت لعمله |
Eğer bir saati varsa, niye Bayan Porter'a saati sordu ki? | Open Subtitles | إذا كان عنده ساعة، لما يجب أن يسأل السيدة بورتر للوقت؟ |