onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Bilirsiniz, onları polislerden uzak tutacak birisi böylece kimse müdahele etmeden hazineyi satabileceklermiş. | Open Subtitles | شخص ينوب عنهم في تحمل العواقب حتى يتسني لهم بيع الكنز بدون تدخل |
onları inceledim onlara hayran oldum, onlar hakkında yazdım ama belli mesafeyi koruyorum. | Open Subtitles | لقد درست هذه الأشياء وقد عشقتهم وكتبت عنهم لكني أبقى بعيدا بعض الشئ |
Her bir heykelin üzerinde onlardan ne kadar uzakta olduğunuzu yakalayan sensörler var. | TED | وهناك أجهزة استشعار مثبتة على رأس كل منحوتة تلتقط كم أنت بعيد عنهم. |
Elbette üst sınıf Yahudiler de vardı ama ben onlardan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | بالطبع كان يوجد يهود من الطبقه الراقيه لكننى لا اتكلم عنهم |
Sen onlara sırtını dönebilirsin. O bu konfora sahip değil. | Open Subtitles | كان يمكنك الإبتعاد عنهم هى لم يكن لديها ذلك الترف |
onların adına çalışanların da burada olmadıkları anlamına gelmez bu. | Open Subtitles | لا يعني انهم لا يملكون الناس العمل هنا نيابة عنهم. |
Tamam, siktir et. Yardım edeceğim. onları bulmak zor olmamalı. | Open Subtitles | حسناً, سحقاً, سأساعدك, يجدر ألا يكون البحث عنهم أمراً شاقاً |
Kanımın son damlasına kadar onları koruyacağım ancak bu duvarları terk etmeyeceğim. | Open Subtitles | سأدافع عنهم لآخر قطرة في دمائي، لكنّي لن أخرج من هذه الجدران. |
Ve onları korumak için her şeyi göze alacak insanlarla. | Open Subtitles | ورجال راغبة في المخاطرة بأي شيء من أجل الدفاع عنهم |
Nasıl olur da dört genç kız ölünce kimse onları aramaya gelmez? | Open Subtitles | كيف يمكن لأربع فتيات أن يمتن و لا أحد يبحث عنهم ؟ |
Sonsuza dek unutulmasınlar ta ki, acılar tükenene dek ta ki, boşluk kendi ölümünü kabullenip onları bize verene dek. | Open Subtitles | و سيذكرون للأبد حتى لا يبقى هنالك المزيد من الألم و المعاناة و حتى تتخلى الهاوية عنهم و تعيدهم لنا |
onları ele vermezsem, seni de suçlayacaklardı ve kızları bizden alacaklardı. | Open Subtitles | ولهذا أبلغت عنهم وإلا ستكون التهمة على عاتقنا ويأخذون منا الفتيات |
Ya onlardan olabildiğince uzağa gideceksin ya da kafana bir kurşun sıkacaksın. | Open Subtitles | لذا عليك أن تبتعد عنهم بقدر ما تستطيع و إلا تقوم بالانتحار |
Erkekler ona sürekli cinsel yönden yaklaşır, senin kendini onlardan ayırman gerek. | Open Subtitles | ,حسنا الشباب يتقربون منها طوال الوقت, لذلك يجب عليك فصل نفسك عنهم |
Jenny anne, bize onlardan bahsediyor, biz de onlara daha da yakınlaşıyoruz. | Open Subtitles | قالت ماما جيني : لنتحدث عنهم يجب أن نكون أكثر قرباً منهم |
Ailen ve arkadaşların olsa, beni onlardan saklamaya çalıştığın diye canına okurdum. | Open Subtitles | إنه كل شيء. مع عائلتكِ وأصدقائك, كنت سأضربكِ لو حاولتي إخفائي عنهم. |
- onlar adına teşekkür etmeme izin ver. - Bir şey yapmadım ki. | Open Subtitles | ـ دعني أشكرك نيابتاً عنهم ـ لا داعيّ لذلك ، لا داعي لذلك |
Ve bundan haberdar tüm ulusların hükümetlerine gerçeği açıklamak için 24 saat veriyorum, ya da bunu onlar için ben yapacağım. | Open Subtitles | وأنا أعطي الحكومات , لكل الأمم التي هي على علم بذلك 24ساعه لإفشاء الحقيقة أو سأقوم بفعلها عنهم شكراً , لكم |
Bu mektup alındıktan sonraki 30 gün içinde onların salıverilmesini talep ediyoruz. | Open Subtitles | و نطالب بالإفراج عنهم في غضون 30 يوما عند استلام هذه الرسالة |
ancak onlarla tanışmayı bile reddederler ve... tamamen kendi hallerine bırakırlar. | Open Subtitles | في نفس الوقت الذي ينكرون حتى انهم قابلوهم ويتخلون عنهم تماماً |
Dağılımın en solunda yer alan pek çok insan var, bunlar Haklarında beklenenden 10 kat daha az konuşulmuş olan insanlar. | TED | هناك الكثير من الناس ينتهون في أقصى يسار التوزيع تم الحديث عنهم حوالي 10 مرات أقل مما يجب أن يكون. |
- Bu da ölümüne savaş demektir. - bunları nereden biliyorsun? | Open Subtitles | ـ تعني إلى الموت ـ كيف عرفت كل ذلك عنهم ؟ |
oluyor. Ve bunları araştırabilmek için için kendimize olanak sağlamalıyız. | TED | ما علينا سوى أن نعطي أنفسنا الفرصة الكافية للبحث عنهم. |