- Tartışmak için çok inatçısın. - İnatçı değilim. Sadece gerçekçiyim. | Open Subtitles | أنت عنيد جداً فى المجادلة لست عنيداً , انا صادق فقط |
- Tartışmak için çok inatçısın. - İnatçı değilim. Sadece gerçekçiyim. | Open Subtitles | أنت عنيد جداً فى المجادلة لست عنيداً , انا صادق فقط |
Çok uzun zamandır dostuz ve senin inatçı bir adam olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لقد كنا أصدقاء لمدة طويلة و أعلم بأنك تستطيع أن تكون عنيداً |
Raja biraz inatçıydı. Fakat, ona yardım etmeliydim. kendisini anlamalıydı. | Open Subtitles | "اتضح أنّ (راجا) قد يكون عنيداً ولكن عليّ أن أقرّ، لديه اعتزاز بنفسه" |
Fritzsch, kamp komutan yardımcısı aklının almadığı durumlarda bile inat eden, kavgacı ve huysuz biriydi. | Open Subtitles | فريتش" ضابط المعسكر الأول" كان قصيراً عنيداً و مثيراً للشجار |
Zushio, sen de benim gibi dik başlı bir adam mı olacaksın? | Open Subtitles | زوشيو إنني أتساءل فيما إذا ستكون رجلاً عنيداً مثلي.. |
Babam hep büyükbabamın inatçı olduğunu ve asla geç kalmadığını söylerdi. | Open Subtitles | أبي كان يقول إن جدّي كان عنيداً جـداً، ولم يتأخــر أبداً |
Hayır, sen... Ben bein inatçı değilim! Bir bein 'inatçı ediyoruz. | Open Subtitles | لا، أنا لست عنيداً أنت من تكوني عنيدة أعرف أنها تتألم |
Daha inatçı olan birkaç tane vardı. onları ikna etmem gerekti. | TED | بعضهم كان عنيداً قليلاً، ولكن كان علي إقناعهم. |
İnatçı herifin biriydi. Yüksek sesle konuşur, aptalca şeyler söylerdi. | Open Subtitles | أعرف مو و أعرف كم كان عنيداً و كيف كان يتكلم بوقاحة و غضب |
Hadi evlat ver şunu. İnatçı olma. | Open Subtitles | هيّا أيها الطفل، أعطني إياها ولا تكن عنيداً |
Ama inatçı bir güneş ışığı ilk günümzün sabahında yatak odamıza vuruyordu. | Open Subtitles | ولكن شعاعاً عنيداً من نور الشمس أشرق على سريرنا. |
Tesadüf olması senin inatçı bir pislik olma ihtimalinden daha fazla. | Open Subtitles | أجل، فالصدفة أقرب للتصديق من أن تكونَ أحمق عنيداً |
Ve sende iyi olana yardım için hiçte inatçı değilsin. | Open Subtitles | أنتِ عنيدة وأنتِ لست عنيداً لتدافع عن الخير |
Kişisel alışkanlıklarına gelince çok inatçı biri olmanı değiştiremezsin. | Open Subtitles | لا حيلة لك بكونك فتى عنيداً حين يتعلّق الأمور بالعادات الشخصيّة |
Teknik olarak, önünden çekilmeyecek kadar inatçı biri olduğu için, kendisi düştü. | Open Subtitles | تقنياً, هو وقع في مصيره بنفسه لأنه كان عنيداً جداً لأن يبتعد من طريقك |
Ama o gerçekten inatçıydı. | Open Subtitles | لكنه كان عنيداً للغاية |
İnat etmeyi bırak. Arabayı getiriyorum. | Open Subtitles | اسمع، لا تكن عنيداً سأحضر السيارة |
dik kafalıydı. Yüksek sesle ve aptalca konuşurdu. | Open Subtitles | أعرف مو و أعرف كم كان عنيداً و كيف كان يتكلم بوقاحة و غضب |
İnatçılık yapma. Yardım edebileceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أنظر ، لا تكن عنيداً أنت تعلم أنه يمكنني مساعدتك |
Senin gibi azimli birinin gitmesine izin vermemeliydim. | Open Subtitles | ما كان علي أن أتركك مازلت عنيداً كما أنت |
Ne yapabilirim ki, inatçılığını biliyorsun. | Open Subtitles | -تعرفي كيف يمكنه أن يكون عنيداً |
Kırıcı olduğum falan yok. Neredeyse mememi kaybediyordum. | Open Subtitles | أنا لست عنيداً, كدت أن أفقد حلمتي, إتفقنا؟ |