Adamlarımı, çocuğun arkasından aşağı gönderdim. Rapora göre çocuğun gözleri siyahlaşmış. | Open Subtitles | أرسلت أربعة رجال الى هناك للولد التقرير تقول ان عيونه إسودت |
Eminim ki gözleri ve kulakları herkesinkinden keskindir. | Open Subtitles | أَنا متاكده عيونه واذانه حاده كأي واحدِ. |
Yüzü yeşildi, gözleri pörtlemişti elleri morarmıştı. | Open Subtitles | وجهه اخضر عيونه منفوخة و مغلقة أيديه غاضبة. |
Şimdi bile, onun gözlerini düşündüğüm zaman, kanım damarlarımda donuyor. | Open Subtitles | حتّى الآن، عندما أفكر فى عيونه يجمد الدم فى عروقى |
Ve 12 yıl sonra, karısı öldüğünde Al-Djumeili yeniden gözlerini açmış. | Open Subtitles | و عندما ماتت زوجته بعد 12 سنة فتح عيونه مرة اخرى |
Zaten o spordan nefret ediyor ve saatlerce sinema... salonuna kapanıp gözlerine zarar vermeyi tercih ediyor! | Open Subtitles | لكنه يكره الألعاب الرياضية يقضي الساعات في الأفلام ، يفسد عيونه |
Ölmeden önce gözlerindeki o bakış... | Open Subtitles | تلك النظرة في عيونه قبل أن يموت. |
Saçları olgunlaşmış buğday taneleri gibi temiz ve parlaktır, gözleri, yazın, gökyüzündeki maviliğik gibi masmavidir, | Open Subtitles | شعره ذهبي مثل الحنطة الناضجة عيونه زرقاء مثل سماء الصيف |
Seni çeken şeyin büyük mavi gözleri olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم ما الجاذب إليها ليست عيونه الزرقاء بالطبع |
Oh, anladım. Duvarda gözleri ve kulakları var. | Open Subtitles | لقد فعلتها، خدعت الرجل و وضعت عيونه وآذانه على الحائطِ |
Sadece gözleri, bir nedenden dolayı gen terapisine cevap vermedi. | Open Subtitles | فقط عيونه ، التى لسبب ما رفضت العلاج الجينى |
Sadece gözleri, bir nedenden dolayı gen terapisine cevap vermedi. | Open Subtitles | فقط عيونه ، التى لسبب ما رفضت العلاج الجينى |
Kısık gözleri ve biraz da sakalı vardı çenesinde. | Open Subtitles | عيونه صغيرة جداً و به شعرات خفيفة في ذقنة |
gözleri dürüst ve sözleri açık olan birisini... sevdiği kadın için her şeyi verebilecek birisini... | Open Subtitles | شخص عيونه صادقة و كلماتة بها شرفُ رجل يَسْتَطيع تَرْك كُلّ شيءِ من اجل حبّ إمرأةِ. |
Eğer burnunun kanadığını gördüysen, ve Nancy sen de gözlerini açtığını gördüysen, | Open Subtitles | إذا رأيت تنزف أنفها، ورأى نانسي عيونه مفتوحة، |
Herkesin gözlerini kapatması ve hiçbir şeyin ona dokunmamasını umması gibi bir durum. | Open Subtitles | في مثل هذه الحالة كلّ رجل عليه ان يغلق عيونه ويترك كل شئ ولا يمسّه |
Başarısız olursa, gözlerini yuvalarından istediğin gibi çıkarabilirsin. | Open Subtitles | إذا فشل , أنت تستطيع أكل عيونه خارج المحاجر بكل أهتماك |
Evet, Wales da sinirlendiği zaman gözlerine ve yüzüne kan otururdu. | Open Subtitles | نعم، إذا بسكويتات الوفل كان عندها نظرة مجنونة في عيونه ووجهه تكتّلا في الدمّ. |
gözlerindeki bakış sahte, kalleşçe ve şeytancadır | Open Subtitles | عيونه ماكرة وخَدٌاع |
Yakışıklı olduğu söyleniyor... ama gözü dışarıdaymış. | Open Subtitles | يقولون إنه,وسيم... ولكن عيونه مليئة بالغضب... |
Ve bir gözünü oymuşlardı çünkü beyaz bir kadına bakmıştı. | Open Subtitles | وأخرجوا أحد عيونه لأنه نظر إلى سيدة بيضاء |
"Doktorun karşısında çırıl çıplak durmuş, gururla gözlerinin içine bakıyor..." | Open Subtitles | كنت أقف عارية أمام الطبيب وأنظر بفخر جدا إلى عيونه |
Bu kralın bakışları, kendinden başkasına kesinlikle önem vermediğini söyler. | Open Subtitles | عيونه تقول بأنه يهتم فقط لنفسه |
Birden, kanepeden kalktı, kumandayı aldı ve TV yi kapattı, bana döndü ve yaşlı gözlerle şöyle dedi, | Open Subtitles | و فجأة نهض عن الأريكة و سحب جهاز التحكم و أغلق التلفاز :و التفت إلي و عيونه اغرورقت بالدموع و يقول |
Delici mavi Gözleriyle bir süre bana baktı. | Open Subtitles | كان يحدق في وجهي مع عيونه الزرقاء الثاقبة، وللحظة واحدة، |
-Söylemesine gerek yok. Gözlerinde görebiliyorum. | Open Subtitles | هو ما كان لزاما عليه أن يخبرني، أنا يمكن أن أراه في عيونه. |
Boynuzlu Kurbağa, kendini; gözlerinden kan fışkırtarak savunur. | Open Subtitles | يدافع الضفدع المقرن عن نفسه برش عدوه بدم من زاوية عيونه |