ويكيبيديا

    "عِنْدَهُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • vardı
        
    • varmış
        
    • vardır
        
    • sahip
        
    • yoktu
        
    • ın
        
    • onda
        
    • elinde
        
    Dışarıda çok sayıda bağlantısı vardı. Müzikçi adam, değil mi? Open Subtitles كَانَ عِنْدَهُ الكثير مِنْ الإتصالاتِ في الخارج رجل الموسيقى، صحيح؟
    Yaşlı adamda özel kabzalı 9 mm'lik Çöl Kartal'ı vardı. Open Subtitles الرجل الكبير السن عِنْدَهُ نِسْر الصحراءِ 9 ملليمترِ بقبضةِ مقاتلةِ.
    Sağlık görevlisinin dediğine göre, göbeğinde bir delik yarası varmış. Open Subtitles الآن، القاضي قالَ بأنّه كَانَ عِنْدَهُ يَثْقبُ جرحاً في بطنِه.
    Büyük resif sisteminin rıhtım yüzeyleri, sığ yerleri ve düşüş noktaları vardır. Open Subtitles هذا نظامِ الشعبة المرجانيةِ الهائلِ عِنْدَهُ المفاتيحُ والمياه الضحلةُ والعِصي والمنحدرات العمودية.
    Bobby, Bobby, timsahların dünyanın en leziz etine sahip olduğunu herkes bilir. Open Subtitles لكن بوبي، بوبي، ' تماسيح معروفة أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ اللحمُ الأكثر طزاجة.
    O adamın göğüsleri mi vardı, yoksa doğuştan özürlü mü? Open Subtitles هَلْ ذلك اليارجل كَانَ عِنْدَهُ صدورُ؟ أَو هَلْ يَتحدّى جسدياً؟
    Öyledir. Gerçek şeytan gözleri vardı onda- Open Subtitles هو فعلا كَانَ عِنْدَهُ عين الشيطانَ الخاصةَ
    İnsanlar üzerinde büyük etkisi vardı. Open Subtitles كَانَ عِنْدَهُ مثل هذه القوَّةِ على الناسِ.
    Ne berbat bir gülüşü vardı. Open Subtitles مثل هذا الضحكةِ الوحشيةِ التي كَانَت عِنْدَهُ.
    Başında sanki kayınca olmuş gibi bir yara vardı. Open Subtitles كَانَ عِنْدَهُ جْرحُ على رأسهِ كما لو كان مُنْزَلقُ.
    Her neyse, bir zamanlar onda da aynı koku vardı. Open Subtitles على أية حال نادراً جداً بيكون عِنْدَهُ نفس الرائحةِ
    Gregory Chui'nin gastroenteriti varmış. Hastanede muayene altına alınmış. Open Subtitles جريجوري تشو ، عِنْدَهُ إلتهاب معوي وهو في مستشفى الأن
    Mesela bir adamın hayatını tanımlayan bölümü, sonunda varmış olduğu yerdir. Open Subtitles حيث كَانَ عِنْدَهُ يَجيءُ إلى بالنهايةِ. وسيكون أمراً سهلاً يَعمَلُ ذلك هنا، أليس كذلك؟
    Adamın ölümcül bir hastalığı varmış. Open Subtitles أوه، نعم. حَسناً، ثمّ يَظْهرُ بأنّه عِنْدَهُ هذا المرضِ القاتلِ.
    Ama unutmayın, arkadaşlarım Sokak Köpeğinin bile zayıf bir yanı vardır. Open Subtitles آه، لكن يَتذكّرُ، أصدقائي، الصعلوك المستوي عِنْدَهُ عَقْب أخيلُ.
    -Sadece onun zayıf noktasını bulmaya çalışıyorum. -Herkesin bir Achilles olayı vardır değil mi? Open Subtitles أَنا فَقَطْ أَفْهمُ ضعفَه كُلّ شخص عِنْدَهُ عَقْدة أخيلُ
    Kardeşine her ne olduysa, kesin o işte şeytanın parmağı vardır. Open Subtitles مهما حَدثَ إلى أَخِّيكَ، أَنا شيطانُ متأكّدُ كَانَ عِنْدَهُ يُسلّمُه.
    Dünyadaki tüm zamana sahip. Open Subtitles تَرى، هو عِنْدَهُ كُلّ الوَقت في العالمِ.
    Kaçırılmayla ilgili bilgilere sahip olduğunu iddia ediyor. Open Subtitles يَدّعي أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ معلوماتُ تَعَلُّق بالإختِطاف.
    Ve sende dönüşünü bekleyecek birisine sahip olmalısın. Open Subtitles وأنت سوف عِنْدَهُ شخص ما يُراقبُ ظهرَكَ.
    O kadar uzun süre yoktu ki doğduğum için pişman olduğunu düşündüm. Open Subtitles هو إختفىَ كثيراً مِنْ الوقتِ، إعتقدتُ بأنّه أَسفَ سَيكونُ عِنْدَهُ ني حتى.
    Bu köpeğe 3 gündür bakıyorum Chandler 'ın haberi bile olmadı. Open Subtitles كَانَ عِنْدي ذلك الكلبِ لثلاثة أيامِ، وشماع ما كَانَ عِنْدَهُ فكرةُ.
    onda nazarlık olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles أنا لا أعتقد ان عِنْدَهُ سحر الحظّ السعيدِ
    Dün gece, elinde hiç darı kalmadığını söyledi o yüzden bu gece alacağım. Open Subtitles قالَ هو ما كَانَش عِنْدَهُ الدخانُ متوفّر ولاخذة اللّيلة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد