Dışarıda çok sayıda bağlantısı vardı. Müzikçi adam, değil mi? | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ الكثير مِنْ الإتصالاتِ في الخارج رجل الموسيقى، صحيح؟ |
Yaşlı adamda özel kabzalı 9 mm'lik Çöl Kartal'ı vardı. | Open Subtitles | الرجل الكبير السن عِنْدَهُ نِسْر الصحراءِ 9 ملليمترِ بقبضةِ مقاتلةِ. |
Sağlık görevlisinin dediğine göre, göbeğinde bir delik yarası varmış. | Open Subtitles | الآن، القاضي قالَ بأنّه كَانَ عِنْدَهُ يَثْقبُ جرحاً في بطنِه. |
Büyük resif sisteminin rıhtım yüzeyleri, sığ yerleri ve düşüş noktaları vardır. | Open Subtitles | هذا نظامِ الشعبة المرجانيةِ الهائلِ عِنْدَهُ المفاتيحُ والمياه الضحلةُ والعِصي والمنحدرات العمودية. |
Bobby, Bobby, timsahların dünyanın en leziz etine sahip olduğunu herkes bilir. | Open Subtitles | لكن بوبي، بوبي، ' تماسيح معروفة أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ اللحمُ الأكثر طزاجة. |
O adamın göğüsleri mi vardı, yoksa doğuştan özürlü mü? | Open Subtitles | هَلْ ذلك اليارجل كَانَ عِنْدَهُ صدورُ؟ أَو هَلْ يَتحدّى جسدياً؟ |
Öyledir. Gerçek şeytan gözleri vardı onda- | Open Subtitles | هو فعلا كَانَ عِنْدَهُ عين الشيطانَ الخاصةَ |
İnsanlar üzerinde büyük etkisi vardı. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ مثل هذه القوَّةِ على الناسِ. |
Ne berbat bir gülüşü vardı. | Open Subtitles | مثل هذا الضحكةِ الوحشيةِ التي كَانَت عِنْدَهُ. |
Başında sanki kayınca olmuş gibi bir yara vardı. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ جْرحُ على رأسهِ كما لو كان مُنْزَلقُ. |
Her neyse, bir zamanlar onda da aynı koku vardı. | Open Subtitles | على أية حال نادراً جداً بيكون عِنْدَهُ نفس الرائحةِ |
Gregory Chui'nin gastroenteriti varmış. Hastanede muayene altına alınmış. | Open Subtitles | جريجوري تشو ، عِنْدَهُ إلتهاب معوي وهو في مستشفى الأن |
Mesela bir adamın hayatını tanımlayan bölümü, sonunda varmış olduğu yerdir. | Open Subtitles | حيث كَانَ عِنْدَهُ يَجيءُ إلى بالنهايةِ. وسيكون أمراً سهلاً يَعمَلُ ذلك هنا، أليس كذلك؟ |
Adamın ölümcül bir hastalığı varmış. | Open Subtitles | أوه، نعم. حَسناً، ثمّ يَظْهرُ بأنّه عِنْدَهُ هذا المرضِ القاتلِ. |
Ama unutmayın, arkadaşlarım Sokak Köpeğinin bile zayıf bir yanı vardır. | Open Subtitles | آه، لكن يَتذكّرُ، أصدقائي، الصعلوك المستوي عِنْدَهُ عَقْب أخيلُ. |
-Sadece onun zayıf noktasını bulmaya çalışıyorum. -Herkesin bir Achilles olayı vardır değil mi? | Open Subtitles | أَنا فَقَطْ أَفْهمُ ضعفَه كُلّ شخص عِنْدَهُ عَقْدة أخيلُ |
Kardeşine her ne olduysa, kesin o işte şeytanın parmağı vardır. | Open Subtitles | مهما حَدثَ إلى أَخِّيكَ، أَنا شيطانُ متأكّدُ كَانَ عِنْدَهُ يُسلّمُه. |
Dünyadaki tüm zamana sahip. | Open Subtitles | تَرى، هو عِنْدَهُ كُلّ الوَقت في العالمِ. |
Kaçırılmayla ilgili bilgilere sahip olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | يَدّعي أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ معلوماتُ تَعَلُّق بالإختِطاف. |
Ve sende dönüşünü bekleyecek birisine sahip olmalısın. | Open Subtitles | وأنت سوف عِنْدَهُ شخص ما يُراقبُ ظهرَكَ. |
O kadar uzun süre yoktu ki doğduğum için pişman olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | هو إختفىَ كثيراً مِنْ الوقتِ، إعتقدتُ بأنّه أَسفَ سَيكونُ عِنْدَهُ ني حتى. |
Bu köpeğe 3 gündür bakıyorum Chandler 'ın haberi bile olmadı. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي ذلك الكلبِ لثلاثة أيامِ، وشماع ما كَانَ عِنْدَهُ فكرةُ. |
onda nazarlık olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد ان عِنْدَهُ سحر الحظّ السعيدِ |
Dün gece, elinde hiç darı kalmadığını söyledi o yüzden bu gece alacağım. | Open Subtitles | قالَ هو ما كَانَش عِنْدَهُ الدخانُ متوفّر ولاخذة اللّيلة. |