Ona karşı koymalısın bu yüzden. Çünkü seninle ben Firestorm biziz ihtiyar. | Open Subtitles | فعليك مقاومتها، لأنك وإياي شطري (فاير ستورم) يا (غراي) |
Tamamdır. İhtiyar ile ana devreleri çalıştırmayı başardık. | Open Subtitles | حسناً، (غراي) وإياي أعدنا المحركات الرئيسية للعمل |
Hadi ama ihtiyar, bunu sana söylemeyeceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | بحقك يا (غراي)، تعلم أنه لا يمكنني إخبارك بذلك |
Kaliforniya, burası Gri Merkez 1. | Open Subtitles | كاليفورنيا، هنا قاعدة غراي واحد. الرجاء التأهب للأوامر. |
Gri Merkez 1, Kaliforniya talimatı yerine getirecek. | Open Subtitles | قاعدة غراي واحد، كاليفورنيا تستجيب. كرر. سوف نمتثل. |
Duvarda çıkardığın işe bayıldım, Gary! | Open Subtitles | يا إلهي ، أحببت ما فعلته على ذلك الجدار يا " غراي "! |
Aubrey de Grey: Adım Aubrey de Grey, Cambridge'denim. | TED | أوبري دي غراي: أسمي أوبري دي غراي، من كمبردج. |
Gemi burada olmayacak ihtiyar. Gittiğini gözlerimizle gördük ya, hatırladın mı? | Open Subtitles | السفينة لن تكون هنا يا (غراي)، رأيناها تقلع، أتذكر ؟ |
Dinle ihtiyar, kaderinde evde oturup tarih kategorisindeki soruları cevaplamaktan daha büyük şeyler var. | Open Subtitles | أنصت يا (غراي)، إنك مدعو لأعظم من الجلوس وإجابة أسئلة عن التاريخ |
Pekala, bunu anlamanın zor olabileceğini biliyoum ama ben hep siyahiydim, ihtiyar. | Open Subtitles | أعي أن ربّما يشقّ عليك فهم هذا، لكنّي أسمر منذ وُلدت يا (غراي). |
İhtiyar, ben otele gidip Clarissa'ya eşinin işinin uzadığını söylerim. | Open Subtitles | (غراي)، سأذهب إلى الفندق وأخبر (كلاريسا) أن .زوجها سيعمل لوقت متأخر |
- Bir hızcıyla uğraşıyoruz. Bunu daha ne kadar saklayacağız ihtiyar? | Open Subtitles | نواجه متسارعًا الآن، فحتامَ سنكتم السرّ عنهم يا (غراي)؟ |
Ayrıca ihtiyar dedi ki Lily, madalyonu Gideon'a bağlayabilirmiş. | Open Subtitles | كما أن (غراي) قال إن بوسع (ليلي) توصيل الميداليا بـ (غيديون). |
Sara dayanmaya çalışıyor, ihtiyar da onunla ilgileniyor. | Open Subtitles | (سارة) ما زالت صامدة، و(غراي) يعتني بها. |
Gri Solucan ve Lekesizler Kaya'ya yelken açıp ele geçirecek. | Open Subtitles | غراي وورم" و الأنقياء سيبحرون إلى هناك" و يستولون عليه |
Lütfen "Gri'nin 50 tonu"nu okuduğunuzu söyleyin. Cidden Bo, Parayı mı yoksa mücevherleri mi istiyorsun? | Open Subtitles | أخبروني من فضلكم أنكن "تقرأنَ كتاب "فيفتي شايدس أف غراي |
Kaliforniya, burası Gri Merkez 1. | Open Subtitles | كاليفورنيا، هنا قاعدة غراي واحد. |
Gary Gray'le görüşme yapacağız. Şu film yapımcısı. | Open Subtitles | سوف نلتقي بـ غاري غراي المنتج السينمائي |
Ve Aubrey de Grey ile Godspeed 'e şans diliyorum, ve onlar gibi diğer insanlara, en kısa zamanda bu konuda bir şeyler yapmaya çalışmak için | TED | وأتمنّى التوفيق لأوبري دي غراي والأشخاص أمثاله في محاولة فعل شيء حيال هذ الأمر في أسرع وقت |
Federaller bir şey yakalamak için Gray'in anılarını tarıyorlar ama zor bir ihtimal. | Open Subtitles | يتم تنقية الاجهزة الاتحادية ذكريات غراي عن أدلة، ولكن انها طلقة في الظلام. |
Berta, kahvaltıda yağda yumurta, tost ve aromalı çay alabilir miyim. | Open Subtitles | (بيرتا)، أريد بياض بيض مخفوقاً وخبز دقيق محمصاً وشاي (إيرل غراي) |
İznim olmadan Balon Greyjoy'a anlaşma mı önerdin? | Open Subtitles | . هل أرسلت الشروط لـ(بيلون غراي جوي) جون موافقتي؟ |
- Hadi oynayalım. - Canım oynamak istemiyor Boz. | Open Subtitles | ـ هيّا، لنلعب ـ لا أود اللعب الآن، يا (غراي) |
İhtiyarla birlikte bulduk, içinde de gelecekteki Barry'nin yaklaşan savaşla ilgili mesajı vardı. | Open Subtitles | أنا و(غراي) وجدناها مع رسالة (باري) المستقبلي عن الحرب المقبلة. |
Bence Grinin Elli Tonu'ndan bir sahneyi oynuyorlar. | Open Subtitles | أظن أنهما قد يؤديان مشهد 'من فلم 'الظلال الخمسين من غراي. |