Onları araştıran bir polis olduğunuzu düşünüyorlarsa bir dava üzerinde çalışan Zararsız bir avukat olduğunuza onları ikna etmelisiniz. | Open Subtitles | إن اعتقدوا انك شرطي وعملك يدور حولهم فمن الأفضل ان تقنعهم انك مجرد محامي غير ضار يعمل على استئناف |
Oldukça Zararsız, birçok eski tıbbi ilaç gibi. | Open Subtitles | إنه غير ضار نسبياً مثل كل الأدوية الحاصلة على براءة اختراع |
Bu sözlerin Zararsız olduğunu düşünen... ya da bu adamınkiler gibi sözler söyleyebileceğini ya da uydurabileceğini... düşünen varsa, tanık olacağınız bu cezadan ders alsın. | Open Subtitles | اذا ظن أحد أن هذا الكلام غير ضار او ظن انه يمكنه اعادة كلمات هذا الرجل فليهدد بنفس العقوبة التى ستشهدونها |
Çölde hiçbir şey Zararsız değildir, ölü olmadığı sürece. | Open Subtitles | لا شئ غير ضار فى هذه الصحراء، ألا أذا كانت ميتة. |
Kısa süreli yer çekimsizlik, vücut içinde neredeyse Zararsızdır. | TED | داخل الجسم، انعدام الوزن على المدى القصير هو في الغالب غير ضار. |
Bombaların ikinci kuyrukluyıldızı paramparça ettiğini milyonlarca küçük buz ve kaya parçasının atmosferimizde zararsızca yandığını ve gökyüzünü bir saat aydınlattığını seyrettik. | Open Subtitles | كما رأينا القنابل فتتت المذنب الثانى لملايين القطع الصغيرة الذى احترق بشكل غير ضار بغلافنا الجوى |
Beni, onun sıradan, Zararsız bir gazeteci olduğuna dair ikna etmiştin. | Open Subtitles | وأنت أقنعتنى أنه مجرد مراسل مترو غير ضار |
Arkadaşınızın nispeten Zararsız uyuşturucu aldığından şüpheleniyorum. | Open Subtitles | أشك بأن صديقكما قد تناول مخدراً غير ضار إلى حد ما |
Korkuluk gibi Zararsız, kendine ve etrafına. | Open Subtitles | وعلى عكس الفزاعه إنه غير ضار لا للآخرين ولا لنفسه |
Bomba kaplamasında kullandığımız plastik malzeme tamamen Zararsız. | Open Subtitles | الآن ، اه ، قنبلة بلاستيكية في الأغلفة غير ضار تماما |
Farkına varamadığı şey, bu her ne kadar Zararsız gözükse bile gerçeği görebilme yetisi zarar görüyor. | Open Subtitles | الذي لا يدركه في هذا الفعل الذي يبدو غير ضار أنه سيهدم أسوار واقعه |
Tamamıyla Zararsız görecekleri, ciddi bir tehlike yaratmasına imkân olduğunu düşünmeyecekleri birini göndermemiz gerekiyordu. | Open Subtitles | نحن بحاجة لإرسال شخصٌ ما يعتبرونه غير ضار تماماً غير قادر تماماً على تشكيل تهديد خطير |
Çocuğa bir şey yedirmedikleri ya da cildine Zararsız olduğunu tespit etmediğimiz bir şey sürmedikleri sürece sıkıntı yok. | Open Subtitles | طالما انه لن يطعم الفتى شيئا او ان يضع اي شيء على جلده لم نوافق على انه غير ضار ما المشكلة؟ |
Zararsız olduğunu düşündüğü biri olmalı bu kişi, bir hasta, bir yabancı. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون شخصاً يعتقد بأنه غير ضار مريض ، غريب |
Zararsız olduğunu düşündüm ama neye bulaştığımı anladığımda artık çok geçti. | Open Subtitles | ظننتُ أن الأمر غير ضار لكن عندما أدركتُ ما كان يحصلُ حقاً كانَ الأوانُ قد فات |
Şu profesör oldukça Zararsız görünüyordu. | Open Subtitles | هذا الأستاذ يعتبر فقط يبدو غير ضار بما فيه الكفاية |
Ve bütün bu zamanda, Zararsız tütün çekiyordum. | Open Subtitles | وطوال الوقت كنت أدخن تبغ غير ضار |
Beşinize ise Zararsız bir ilaç verilecek. | Open Subtitles | خمسَة مِنكُم سيُعطون دواء وهمي غير ضار |
Dinleyin, tamamen Zararsız ve çok şirindir. | Open Subtitles | إنه غير ضار بالمرة وغير مزعج تماما |
Hangi uzvu keseceğini hatırlaması gerek. Bunun dışında Zararsızdır. | Open Subtitles | يحتاج لتذكير نفسه بالأطراف التي يحتاج لقطعها، غير ضار بنحوٍ مختلف |
Hangi uzvu keseceğini hatırlaması gerek. Bunun dışında Zararsızdır. | Open Subtitles | يحتاج لتذكير نفسه بالأطراف التي يحتاج لقطعها، غير ضار بنحوٍ مختلف |
Kendimi tanıtmıştım. Birkaç el zararsızca ateş ettik işte. | Open Subtitles | -كان بيننا تبادل إطلاق نار غير ضار . |