Bu biraz belirsiz. Ya çalıştı, ya çalışmadı. Hangisi? | Open Subtitles | هذا يبدو غير واضح هل فعل هذا أم لم يفعل؟ |
Ama biraz, belirsiz sanki bir şey varmış gibi, amaniye hatırlayamıyorum? | Open Subtitles | لكن غير واضح .. مثل ..مثل كأن هنالك شئ لكن لماذا لا استطيع التذكر ؟ |
Belli değil. Geniş bir veri ağı olmadığı için gözden kaçan noktalar var. | Open Subtitles | هذا غير واضح ، بدون تلك المعلومات ، الأمر مازال مُبهماً بالنسبة لي |
Arıtma sistemindeki suyun ona faydası olup olmadığı henüz Belli değil. | Open Subtitles | سواء الماء الغير الملوّث من مياه المجاري النظام يساعده حتى في كل غير واضح. |
Pek açık değil. | Open Subtitles | حسنا و ماذا كانت بالضبط؟ حسنا ، هذا الأمر غير واضح |
Şekil ve suretleri görebiliyorum. Ama oldukça Bulanık. | Open Subtitles | أستطيع أن أرى الأشكال والنماذج لكنه غير واضح جدا |
Bu kız için, bu ayrım çok net değil ve insanların dünyası, onun ilgisini bizim istediğimiz kadar çekmiyor. | TED | لكن بالنسبة لهذه الفتاة, هذا الخط الفاصل بين العالمين غير واضح, وعالم الأشخاص لا يجذبها كما نريد لها. |
Beni koyduğun o çöplükten anlaşılmıyor pek. | Open Subtitles | هذا غير واضح بسبب المكان الذي وضعتني فيه |
Bu kısım -- biliyorsunuz, insanlar [Kesin değil] 65 nanometre civarında diyecekler. | TED | المميزة الجانبية هي -- تعرفون، الناس سيقولون، [غير واضح] حوالي 65 نانومترا في الأسفل الآن. |
Bu noktadan sonra yapacakları ve ne kadar işin içinde olduğu belirsiz. | Open Subtitles | عند هذه النقطة، هى لديها دوافع ومستوى تورط غير واضح |
İçeride kaç kişi olduğu ise hala belirsiz. | Open Subtitles | غير واضح في هذا الوقتِ كم من أكثر قَدْ يَكُونُ داخل. |
Şey, bu belirsiz ama Berlin'deki ilk cinayeti orası ile önemli bir bağlantısı var demek. | Open Subtitles | حسنا,ذلك غير واضح لكن أولى جرائم القتل خاصته بـ برلين تعني وجود صلة مهمة هناك له |
İki dosyanın bağlantılı olup olmadığı hala belirsiz. | Open Subtitles | ما يزال غير واضح ما إذا كانت القضايا متصلة |
Köklerinden [belirsiz] tür bileşikler yayıyor, | TED | إنها تنضح [غير واضح] مثل المركبات من الجذور |
Ne kadar miktarda virüsün serbest bırakıldığı ya da kaç kişiye bulaştığı henüz Belli değil. | Open Subtitles | غير واضح حتى الآن كمية الفيروس التى اُطلقت أو كم شخص تعرضوا له |
Ayinin kaynağı Belli değil, ama mısra açıkça dans ederek yaşamın kutlanmasını tasvir ediyordu. | Open Subtitles | هو مصدره غير واضح ولكن الشعر كان بوضوح المقصود به احتفال بالحياة |
Neler olduğu hala tam olarak Belli değil. | Open Subtitles | لايزال ماحدث غير واضح تماما لقد تم إطلاق النار بالتأكيد |
Yeterince açık değil mi, erkekler tarafından itilip kakıldığım günler geride kaldı. | Open Subtitles | في هذه الحالة هذا غير واضح أيامي خاضع لضغوط من قِبل رجال ولت |
Yine de ideal bir araştırma değil gerçi çünkü şifrenin nereden geldiği veya kullanıcıların bu şifreleri oluştururken hangi kurallardan etkilendiği tamamen açık değil. | TED | ومع ذلك لا يزال هذا غير مثالي حقًا للبحث لأنه غير واضح تمامًا من أين أتت كل كلمات السر هذه أو على نحو دقيق أي سياسة كانت فعالة عندما أنشأ الناس كلمات المرور هذه |
Ve eğer bizim bu satışı değerlendirmemiz konusunda alıcıyı bilgilendirmeyi beceremeyeceksen ben de kimin muhakeme gücünün gerçekten Bulanık olduğunu sorgularım. | Open Subtitles | إذا كنتِ لا تستطيعين تحمّل إعلامنا ،للشّاري أنّنا نقيّم هذه البيعة فذلك يدفعني للتّشكيك فيمن منّا لديه حُكم غير واضح |
Video: Bu sembol diğerleri kadar net değil, ama yine de Panbanisha'nın eğri bir çizgi ve birkaç tane de düz çizgi çizmeye çalıştığı görülebiliyor. | TED | فيديو: هذا الرمز غير واضح كالأخرين، ولكن بمجرد رؤية بانبانيشا تحاول ان ترسم خط منحن وعدة خطوط مستقيمة. |
31 yaşındaki Sagdopal, yaptığı [anlaşılmıyor] araştırmasını sıradan insanların hayatlarıyla ilişkilendiremiyordu. | TED | في عمر 31 سنة، لم تكن قادرة على ربط نوع [غير واضح] البحث، الذي كات تقوم به مع حياة الناس العاديين. |
Ama kanıtlar çok Kesin değil. | Open Subtitles | لكن اعتباراً للآن الدليل غير واضح |