Öncesinde aramızda ne geçmiş olursa olsun tehditlerini iyi karşılayacağım anlamına gelmez. | Open Subtitles | على الرغم مما حدث بيننا في الماضي, فإنني لا أستجيب جيدا للتهديدات. |
Bu iş başarısız olursa, bizzat seni sorumlu tutarım, Henry. Beni mi sorumlu tutarsın? Bira, beyler. | Open Subtitles | اذا اخفق هذا الامر فإنني اعتبرك مسئولا شخصيا، هنري البيرة سادتي |
Ancak Dr. Brennan... eğer bu gölgeler kemik çıkarsa fena halde sinirleneceğin. | Open Subtitles | و لكن أيتها الطبيبة برينان إن تبين أن هذه الظلال هي أجزاء عظمية فإنني سأكون غاضباً جداً |
- Albuquerque'ya DC'den gelen birinin eşliğinde birkaç yabancı gelecek olursa seni temin ederim, buradaki insanlar işlerini, evlerini kapatır ve biz gidene kadar da ortaya çıkmazlar. | Open Subtitles | يقودهم غريب من العاصمة فإنني أعدك فإنني أعدك بأن الناس هنا سيفلقون المقطورات و يصمتوا إلى ان نرحل |
Bak maymun, onu bana getir yoksa kuyruğuna bir düğüm atıp... | Open Subtitles | قل له أن يدع الفتى .وإلا فإنني سوف أعقد له ذيله |
Titremek meditasyonun başka bir formu olsa, kendimi bir keşiş sayardım. | TED | وإذا كان الارتجاف أحد أنماط التأمل، فإنني قد أعتبر نفسي راهبًا إذًا. |
Bu yüzden figürlerin içine etmene müsamaha edeceğim. - Bu adil değil. | Open Subtitles | محظوظ بالنسبة لك أنت الساخن، ولذا فإنني سوف تحمل لك ذبح التحركات. |
Tamam, ama bu defa birini vuracak olursa, umarım bu kişi sen olursun. | Open Subtitles | إن أطلقت النار هذه المرة على أي أحد فإنني آمل أن تكون هو انت |
Görmek istemediğim bir şey olursa, yokmuş gibi davranırdım. | Open Subtitles | حين أرغب أن يختفي شيئ, فإنني أدّعي أنه ليس موجوداً, أصرفه من الوجود |
Herneyse, sizler aranızda bir şeyler konuşacaksınız sanırım, o halde evde görüşürüz, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا , على أية حال , اعتقد يا رفاق لديهم شيء التحدث الى بعضهم البعض حول , ولذا فإنني سوف أراك في البيت , حسنا؟ |
Kurallara göre Pazar günü sahada olmam, o halde pazartesi görüşeceğiz. | Open Subtitles | الدليل الإرشادي يقول أنا لا يمكن أن يكون على ارض الملعب، ولذا فإنني سوف نرى لك أولاد يوم الاثنين. |
Ve gözlerim açık olduğu halde karanlıktı. | Open Subtitles | ورغم أن عيني كانتا مفتوحتين، فإنني كنت في الظلام. |
Bir İncil getir, hemen şurada üzerine yemin ederim. | Open Subtitles | إذا كان لديك إنجيل فإنني سأقسم عليه الأن |
Pek değil. İş o noktaya gelirse, kendim yapmayı tercih ederim. | Open Subtitles | ليس تماماً، عندما يكون هنالك فائض فإنني سأفضل أن أقوم بالأمر بنفسي |
Eğer doğruyu söylüyorsan bunun karşısında durmaktan kaçınmayı tercih ederim. | Open Subtitles | إذا كنت تقول الحقيقة فإنني أفضل أن تقولها لهم إخرجْ أمام هذا. |
Bu sonuçlarla, çocuklar gruplarını taklit mi ettikler yoksa ortada daha derin bir şey mi var hâlâ bilmiyoruz. | TED | ومع تلك النتيجة فإنني لم أعلم ما إذا كانوا يقلدون فريقهم فقط أو أنه أمر يتعدّى ذلك. |
Kâhinlik hünerine ve bütün bilgilere sahip olsam bile, eğer sevgim yoksa ben bir hiçim. | Open Subtitles | ومع أنني منُحت موهبة التنبوء وكل المعرفة فإنني بدون أي شيء |
kendimi güçlü hissettiğimde, ürkek değil kendimden emin hissediyorum. Kendi yelpazemi açıyorum. | TED | عندما أشعر بالقوة، فإنني أشعر بالثقة، وليس بالخوف؛ وبذلك أوسّع نطاقي. |
Gururun ötesine geçtim ama madem aşk yüzüme gülmüyor ben de kendimi aşkın asık suratıyla cezalandırdım. | Open Subtitles | لقد تجاوزت مسألة الافتخار لكن منذ أن لم يعد بإمكاني أن أحظى بابتسامة الحب فإنني قد أصبحت متجهمة |
Şunu anlamalısınız ki, istediğim miktar kabul edeceğim tek bedel. | Open Subtitles | أريدك أن تفهم أنني حينما أخبرك بالقيمة التي أريد مقابلها فإنني سأعطيك الرقم الذي سآخذه مقابلها, أتفهمني؟ |
11 yaşında olsun olmasın onun da hakları var ve hakkını korumak istediği sürece ona yardım edeceğim. | Open Subtitles | و لطالما لديها الرغبة للمضي قدماً في هذا الأمر فإنني ماضٍ معها لأساعدها |