Var ya, buna inaniyorsan o zaman kesin sen ve bebek ölecek. | Open Subtitles | يارجل , أن صدقت هذا فبالتأكيد سيكون أنت والفتى |
Eğer söylediğin kadar yorgunsan, bu gece daha iyi uyuyacağın kesin. | Open Subtitles | عزيزي، إن كنت متعباً كما تقول فبالتأكيد ستنام جيداً الليلة |
Eğer Kira'ya karşı gelirsek, öldürüleceğiz. Bu kesin. | Open Subtitles | إن حاولت القبض عليه مباشرة ، فبالتأكيد ستقتل |
Oldukça ikna edici yöntemler uyguladığınız toplama kampında o isimleri vermediysem, elbette şimdi de vermeyeceğim. | Open Subtitles | لم أكن أعطيكم الأسماء في المعسكر حيث لديكم وسائل الإقناع الهائلة. فبالتأكيد لن أعطيها لك الآن. |
Oldukça ikna edici yöntemler uyguladığınız toplama kampında o isimleri vermediysem, elbette şimdi de vermeyeceğim. | Open Subtitles | لم أكن أعطيكم الأسماء في المعسكر حيث لديكم وسائل الإقناع الهائلة. فبالتأكيد لن أعطيها لك الآن. |
Kulübeni yapmak için vaktin varsa biraz taş taşımak için de vardır. | Open Subtitles | إن كان لديك الوقت لإصلاح كوخك فبالتأكيد لديك وقت لنقل بعض الصخور |
Hastalık izin günlerimi reddediyor ve tatilime son veriyorsam işimi soğutmalı ofisimden yapmayacağım kesin. | Open Subtitles | إن ألغيت إجازتي المرضيّة وألغيت أيام عطلتي، فبالتأكيد لن أقوم بعملي من داخل مكتبٍ مكيّف |
Eğer terapistin olsaydım kesin beş dakikada bir bakardım. | Open Subtitles | إذا كنت طبيبك فبالتأكيد سأنظر إليه كل بضعة دقائق |
Ancak ailenin servetine bakılırsa yüklü bir miktar olacağı kesin. | Open Subtitles | وبالحكم من ثروة العائلة فبالتأكيد هم سيخضعون |
Ne durumda olduğunu bilmediğimizden kesin bir şey söyleyemem. | Open Subtitles | لا نعلم إلى ماذا ستؤول له الحالة فبالتأكيد لا يسعني الإدلاء بتعليق... |
Evlenip evlenmeyeceğimi bilmiyorum ama kesin olan şey, senin canına okuyacak olmam. | Open Subtitles | سواء تزوجت أم لم أتزوج فبالتأكيد سأودعك |
Ama karar verildiğinde kesin bu bizim... | Open Subtitles | ... ولكن بمجرد إتخاذ القرار فبالتأكيد نحن |
- Bu kadar kolay salındık- larına göre arkalarında kesin biri var. | Open Subtitles | -إذا تم الإفراج عنهم بهذه السهولة ، فبالتأكيد هُناك شخص ما يقفُ خلفهم. |
Ele geçirilecek olursak Vali Odious'un onu öldüreceği kesin. | Open Subtitles | لو تم أسرنا ، فبالتأكيد الحاكم (أوديوس) سوف يقتلها |
Ve eğer karşı koyamazsan elbette yapamazsın, çünkü çaresiz yaşlı bir bayan olduğum için mi? | Open Subtitles | ماذا لو لم تستطع أن ترد ؟ فبالتأكيد لا تستطيع، لأني عجوز لا أمل فيها ؟ |
Yani, herkes en ufak seste kaçıp gidiyorsa evin adı elbette kötüye çıkar. | Open Subtitles | أعني لو كل إنسان هرب ... بسبب صوت خفيف فبالتأكيد سيحصل المنزل علي سمعة سيئة |
O yüzden elbette Mugello'ya girerken üzerinde biraz baskı vardı. | Open Subtitles | "فبالتأكيد أنه سيدخل جائزة "ميجولو الكبرى بضغوطات أكثر *ميجيبو" تقع في شمال إيطاليا"* |
Hizmetkarlık insanın içinde varsa, Şerif Ali Faysal'dan kötü efendiler bulabilir. | Open Subtitles | ان كان الرجل منا سيعمل خادما ايها الشريف على فبالتأكيد سيجد سادة اسوأ من فيصل |
'Anılarımız arasında karizma sahibi denilecek kişiler varsa... '... bunların başında kuşkusuz General Martin J Hollister gelir.' | Open Subtitles | لو قيل ان هناك رجلا فى العصر الحديث له هذه الكاريزما فبالتأكيد سيكون هو الجنرال مارتن هوليستر |
Adaylığı hak eden birileri varsa sizlersiniz. | Open Subtitles | إذا كان هناك أحد يستحق الترشيح فبالتأكيد هو أنتم |
Ailesi her kimse, şu anda akıllarını kaçırmış olmalılar. | Open Subtitles | مهمَن كانا والديها فبالتأكيد هما مصابان بالجنون الآن |