| Tamamdır çocuklar. Parası ödenmeyen Krusty resimlerine ne olur gösterin! | Open Subtitles | حسناً، فتيان أترون هذه الكرستي لم يدفع لي أحد ؟ |
| - Benimle dans eder misin? - çocuklar, şunları kelepçeleyin. | Open Subtitles | أترقصين معي لاحقاً يا فتيان رجاء ضعوا الأصفاد في أيديهم |
| İnternet üzerinden Fae'ler insanlara karşı dövüşüyor kurbağa çocuklar ortalıkta dolaşıyor. | Open Subtitles | فاي يقاتلون البشر من اجل شبكة الانترنت فتيان سيئون يكتشفون انفسهم |
| beyler cok icmeyip bana bir iyilik yapabilir misiniz? | Open Subtitles | يا فتيان هلا اسديتموني صنيعًا ولا تصبحوا ثملين جداً؟ |
| Soyulan mağazalarda, soygundan birkaç saat önce, hep aynı iki çocuk görünüyor. | Open Subtitles | بعدة ساعات قبيل الهجوم على كل محل تمت سرقته، يظهر فتيان مراهقان |
| Sadece eşek başka bir fil yapmak, değil mi, çocuklar? | Open Subtitles | هذا المسدس كفيل بأن يضع فوهة في فيل يا فتيان |
| Çünkü tüm o çocuklar bana, tıpkı şu an baktığın gibi bakıyorlar. | Open Subtitles | 'لأن فتيان الجامعة ينظرون لي بنفس الطريقة التى تنظر بها لي الأن |
| Yüzbaşı, üç adam bir Arikara grubuyla baş edemez, hele çocuklar hiç yapamaz. | Open Subtitles | كابتن، ثلاثة رجال لا يمكنهم مواجهة .هنود الحمر، فما بلك فتيان |
| Pekala sert çocuklar. Atlayın. | Open Subtitles | حسناً أيها فتيان الجحيم فلتصعدوا على متن القطار |
| Etrafında dolaşmalarını istemiyorum. Bunlar kötü niyetli çocuklar. | Open Subtitles | .لا أريدكي أن تكوني حولهم .أنهم فتيان ذو عقول قذرة |
| Bu kadar acele etmeyin çocuklar. Sonra da zamanınız olur. | Open Subtitles | حسناً، يا فتيان لا تستعجلوا، هناك وقت كثير. |
| çocuklar, bu 6 silindirli bir otomobil ortalama olarak-- | Open Subtitles | يا فتيان و يا فتيات هذه سيارة ذات 6 سلندرات بحدبة علوية يمكنها |
| O iş için uzayıp giden bir başvuru kuyruğu var. Çoğu da iyi çocuklar. | Open Subtitles | هناك لائحة كبيرة من ما يريدون هذا الوظيفة أغلبهم,فتيان جيدين. |
| Yapabileceğinizi biliyorum çocuklar! | Open Subtitles | أعلم بأنكم تستطيعون أن تفعلوها يا فتيان. |
| İyi çocuklar, hem de çok gençler. Senden daha genç, ama iyiler. | Open Subtitles | هما فتيان جيدان, وشباب اصغر منك كثيرا، لكنهما جيدان |
| Tanrım. beyler şu binaya bakmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | يا إلهي، انا مللت من التحديق الى هذا البناء، يا فتيان |
| Bu partide ağaç yerine bir sürü yakışıklı çocuk olacak. | Open Subtitles | حسنا ، لا أشجار في هذه الحفلة فقط فتيان وسماء |
| İşsiz ve az yemekle idare eden kasaba çocukları kaçıyor. | Open Subtitles | بدون عمل وقليل من الطعام، فإن فتيان القرية قد رحلوا |
| Şarap içmek, ceketli erkekler politika ve sanat hakkındaki sohbetler-- | Open Subtitles | شرب النبيذ، فتيان بستر رياضية محادثات ذكية عن السياسة |
| Erkeklerden konuşmak istemiyorum ki. Hayatımda bir erkek bile yok. | Open Subtitles | لا اتحدث عن الفتيان اعني ليس هناك فتيان للتحدث عنهم |
| Hatırla diğer çocuklarla randevularda benim için sürmeye alışkındın? Evet. | Open Subtitles | هل تتذكر كيف كنتَ تقود بي السيارة عندما أخرج في مواعيد مع فتيان آخرين؟ |
| Benim gibi kıçı olan kızlar senin gibi yüzü olan erkeklerle konuşmaz. | Open Subtitles | الفتيات اللاتى لديهم مؤخرة مثيرة مثلى لا يتكلمن مع فتيان بمثل وجهك |
| Pekala millet, Ithaca'nın oğlanları haftaya Atlanta'ya gidiyor. | Open Subtitles | حسنا يا فتيان إثيكا, من سيذهب لأطلنطا الأسبوع القادم |
| Sayılır, yani devlet okulunda oğlanlar çocuk gibi titrerdi... tecrübe ederlerdi, yani gerçekten sayılmaz. | Open Subtitles | أجل أعني فتيان المدرسة الانجليزية يتصرفون كالمراهقين كانت تجارب فقط أنثوية جداَ لا يعول عليها |
| Popo hakkındaki felsefelerini bu çocuklara anlat. | Open Subtitles | اهلا ، ريكي هؤلاء فتيان المدارس يتحدثون بالفلسفة عن المؤخرات ، يعرفون كيف يميزون بين المؤخرات |