Bütün Boş vaktini onunla geçirirdi, ne demek istediğimi anlamışsındır. | Open Subtitles | قضى مُجمل وقت فراغه معها، لو كنت تعرف ما أعنيه. |
Sanırım taksi şoförü ile kasaba dişçisi Boş zamanında taksiyi ortaklaşa kullanıyorlar. | Open Subtitles | أتعلمين، أعتقد أن السائق يضاعف أجره كطبيب أسنان المدينة في وقت فراغه |
John Herschel, Güney yarımküredeki yıldızları haritaladı ve Boş zamanında da fotoğrafın diğer mucidi oldu. | TED | جون هيرشل قام بتعيين النجوم من النصف الجنوبي للكرة الأرضي، كما شارك في وقت فراغه في اختراع التصوير الفوتوغرافي. |
Boş zamanını çalışanlarına tanışma randevuları ayarlayarak geçirir ve eğer bir sorunum olursa biliyorum ki yardım edebileceği her şeyi yapar. | TED | يقضي وقت فراغه يحاول تجهيز مقابلات عمياء لموظفيه، وأنا أعلم أني لو وقعت في أي مشكلة سيفعل ما يستطيع ليساعدني |
hadi bu işe başlayalım. bana haftada dört gün öğle arasını ayırdı, Boş zamanında, piste çıkıp onunla antrenman yapacaktım. | TED | وقد بدأ يدربني اربع ايام في الإسبوع اثناء استراحته للغداء، فقد كنت احضر في اوقات فراغه لأقوم بالتدريبات. |
Bir komünistin Boş zamanını geçirmesi için... tuhaf bir yer değil mi? | Open Subtitles | ألا ترون أن ذلك مكان غريب لشخص شيوعي يقضى فيه وقت فراغه ؟ |
Fakat İsveçli bir tezgahtar, Boş zamanlarında fizik çalışarak, dünyayı değiştirdi. | Open Subtitles | لكنه كان رجل دين سويسرى فى الـ 26 من عمره يعمل على الفيزياء فى وقت فراغه و قام بتغيير العالم |
Ve Boş zamanlarında da taksitleri ödüyor, oğullarını kampa, kızlarını da bale dersine götürüyor. | Open Subtitles | هناك شيء ما يحدث شيء يخطط له شيء يخطط له؟ في وقت فراغه |
Ay ışığı altında yürümeyi ever, el ele tutuşmaya önem verir ve Boş zamanında cadıları öldürmekten zevk alır. | Open Subtitles | فهو يحب المشي تحت ضوء القمر والإمساك بأيدي صديقته و يستمتع بوقت فراغه بقتل الساحرات |
Boş zamanlarında dans eden bir inşaatçı olmaya karar vereceksin. | Open Subtitles | ستقرر أن تكون نجّارًا يعمل في وقت فراغه. |
Zengin kadın avcısı sosyete avukatı Boş vakitlerinde adamları döve döve haşat ediyor. | Open Subtitles | محامى مجتمعى طامع فى الثروات الذى يقض وقت فراغه فى ضرب الرجال التالى فى حلقه جديده تماما من موراى |
Çoğu geceler öyleydi. Bütün Boş zamanını orada oyunlar oynayıp, müzikler dinleyerek geçiriyor. Arkadaşlarıyla kızlar hakkında konuşuyor. | Open Subtitles | يقضي أغلب لياليه ووقت فراغه في اللعب وتبادل الأغاني والتحادث عن الفتيات مع أصدقائه. |
Boş zamanının çoğunu araba işlerinde harcardı. | Open Subtitles | يقضي معظم وقت فراغه في العمل على السيارات. |
Boş vaktinde bir işler çevireceğini düşüneceğim en son kişiydi o. | Open Subtitles | أعني, إنها آخر إنسان قد أفكر بأنه قد يمارس الاحتيال في أوقات فراغه |
Yüksekokulda organik kimya okumuş sonra da Boş zamanlarında insanları zehirlemiş. | Open Subtitles | درس الكيمياء العضوية، وعندئذٍ أمسى يُسمم الناس في وقت فراغه. |
Gelato aşçısının Boş zamanlarında neler yaptığından haberiniz yoksa hikâyenin tamamını bilmiyorsunuz demektir. | Open Subtitles | لأنه إذا لم تعرفوا ما الذي يتمرن عليه صانع الجيلاتي في وقت فراغه فأنتم لا تعرفون القصة برمتها |
Müdürün, memurlarından birinin Boş zamanlarında uyuşturucu satıcılarıyla takıldığını öğrenince konu çok ilgisini çekecektir. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه سيثير اهتمام القائدة في معرفة كيف احد السجانين يقضي فراغه في شراء المخدرات |
Hangi ezik Boş zamanını liselilere özel ders vermek için harcar? | Open Subtitles | أيّ نوع من الفاشلين يقوم بقضاء وقت فراغه في تعليم طلاّب المرحلة الثانوية |
Ayrıca, kendi özel Clark vaktini kullansa bile her işi bitiriyor. | Open Subtitles | ،كما أنه يأتي للعمل دائماً حتى لو كان بوقت فراغه |
Tüm Boş vaktini burada geçiremez. | Open Subtitles | لا يمكنه أن يمضى كل وقت فراغه هنا |