İşler istediğimiz gibi yürümezse tek şansları biz kalırız. | Open Subtitles | إذا لم تتم الأمور كما أردنا فسنكون نحن فرصتهم الوحيدة |
Ve ekip bunun son şansları olduğunun farkında. | Open Subtitles | ويعلم الفريق بأنها من الممكن أن تكون فرصتهم الأخيرة |
Senin ve Rooster gibi adamların başka şansları olabilir, ama benim gibiler için bu olmaz. | Open Subtitles | أشخاص مثلكم ربما يحصلون على فرصتهم لكن لشخص مثلي إنتهى الأمر |
- Gene de birisini gönderiyorlar. - En iyi şansı Ayiana, efendim. | Open Subtitles | سيرسلون شخص على أية حال فرصتهم الأفضل أيانا, سيدي |
şanslarını deneyip de kaybedenler hakkında fazla şey duymazsınız. | Open Subtitles | بعد تسعة أشهر أنت لا تسمع الكثير عن الذين أخذوا فرصتهم لكنهم فشلوا |
Afrika'daki bütün Fransız eyaletleri fırsat kollayan, ya da bir lider bekleyen hainlerle dolu. | Open Subtitles | كل أقليم فرنسي في أفريقيا مليء بالخونة المنتظرين فرصتهم أو ربما قائد. |
Şimdi yapılan zalimliklere karşılık vermek için büyük bir şansları var. | Open Subtitles | والآن هي فرصتهم السانحة للعودة في مضطهديهم |
Steven ve anne babası, bize başvurduklarında sanırım o noktada artık bunun son şansları olduğunu düşünüyorlardı. | Open Subtitles | في المرحلة التي بإنهم قرروا بإن هذه فرصتهم الأخيرة نوعاً ما |
Onun gücü sayesinde, diğer ülkelerin önüne geçme şansları var. | Open Subtitles | إنها فرصتهم ليعلو فوق جميع القرى الخفية |
- Açık yolda ne şansları var ki? | Open Subtitles | ما هي فرصتهم في النجاه في هذا الطريق ؟ |
Tabii hiç şansları yoktu. | Open Subtitles | بالطبع , لم ياخذوا فرصتهم |
şansları vardı. Haydi gidelim! | Open Subtitles | لقد أخذوا فرصتهم, لنذهب |
Onların çiftleşmek için tek şansı, bir dişiyi sinsice pusuya düşürmek. | Open Subtitles | فرصتهم الوحيدة للتزاوج اعتراض الاناث بطرق ملتوية |
Onların gitmek için tek şansı... ..senin geri dönmen ve dövüşmen olur. | Open Subtitles | وسيدفعون ثمن المشاكل التي خسرتني إياها و فرصتهم الوحيدة في الخروج هي إن عدت وقاتلتني |
- Bu tek şansımız. - Onların tek şansı. | Open Subtitles | إنها فرصتنا الوحيدة - إنها فرصتهم الأخيرة - |
Bu arada, Direniş'le temas kurun ve sayılarını, güçlerini ve başarı şanslarını belirleyin. | Open Subtitles | و في هذه الأثناء، أتصلوا بالمقاومة و حددوا مدى قوتهم، عددهم و فرصتهم في النجاح |
şanslarını kaybedeceklerdi bir anlamı olmadan hoşça kal diyemezdim. | Open Subtitles | لذا سيفقدون فرصتهم للألتقاء لم أستطيع أن أودع أبي حتى أجعل لوداعي معنى |
Çiftleşmek için uygun bir fırsat çıktığında erkekler şanslarını denemek için hazır olmalılar. | Open Subtitles | عند الفرصة التزاوج القصيرة الذكور يجب أن يكونوا مستعدين لإنتهاز فرصتهم. |
Afrika'daki bütün Fransız eyaletleri fırsat kollayan, ya da bir lider bekleyen hainlerle dolu. | Open Subtitles | كل أقليم فرنسي في أفريقيا مليء بالخونة المنتظرين فرصتهم أو ربما قائد. |
Onlar şansını kullandı. | Open Subtitles | أخذوا فرصتهم إنساهم. |