tek şansım onunla konuşmak ve, ne olduğunu anlamasını sağlamak. | Open Subtitles | ان فرصتى الوحيدة هى ان اتحدث اليه واحاول ان أجعله يفهم ماحدث |
tek şansım kabilemizin yabancı bir ülkede doğan ve bilinen tek çocuğunu bulmaktı - | Open Subtitles | كانت فرصتى الوحيدة ان اجد واحدا من سلالتنا المعروفة فى رحلتى هذه الذى تم ولادته فى الاراضى الاجنبية |
Işıklar için çok uğraştık ve... onları görmek için benim tek şansım bu olacak. | Open Subtitles | لقد عملنا بجد على هذه الاضواء وهذه فرصتى الوحيدة لرؤيتها |
Başka seçeneğim yok, Buzz. Bu benim tek şansım. | Open Subtitles | ليس لدى خيار يا باز لكنها فرصتى الوحيدة |
Bu benim tek şansım, çocuğun yakalanmasına izin veremem. | Open Subtitles | -انها فرصتى الوحيدة, لا يُمكن أن يقبضوا عليه |
Diğerleri gibi olmak için tek şansım. | Open Subtitles | فرصتى الوحيدة كى . أكون مثل باقى الناس |
Zaman alabilirdi ama bunun tek şansım olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | --هذا سوف يستغرق بعض الوقت لكنى كنت أعرف أنها فرصتى الوحيدة |
tek şansım sensin. | Open Subtitles | انكى فرصتى الوحيدة |
Öte yandan Rogue Vogue da tasaraımlarımı sergilemek için tek şansım olabilir. | Open Subtitles | و لكن فى نفس الوقت فإن (روج فوج) قد تكون فرصتى الوحيدة لعرض ملابسى |
Babamın tek şansım olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن أبى هو فرصتى الوحيدة |
Bu, Terry Bradshaw ile tek şansım. | Open Subtitles | هذه هى فرصتى الوحيدة مع (تيرى برادشو) |