Genç bekarları av olarak seçen ve iç organ boşaltan iblisleri araştırın. | Open Subtitles | قم بإعداد قائمة بالشياطين التى من الممكن أن تتخذ من العازبين فريسة |
Vahşidirler, tahmin edilemezdirler her daim yeni bir av için bekleyiştedirler. | Open Subtitles | إنّها متوحشة، لا يمكن التنبؤ بها، دائماً تبحث عن فريسة جديدة. |
Başıboş gezinip av arayan vahşi köpek gibiler. | Open Subtitles | أنهم كالكلاب الجامحة تتجول باحثة عن فريسة |
Başına gelen onca şeyden sonra madde bağımlılığına yenik düşmen anlaşılabilir bir şey. | Open Subtitles | لا بأس يمكنني أن أتفهم سبب وقوعك فريسة للمخدرات :فبعد كل ماقاسيته من |
Bu kırsal yer kendini bilmez birkaç caniye yem olmayacak. | Open Subtitles | بِأَنَّ هذا التراجعِ الغربيِ الشاعريِ لَنْ فريسة سقوطِ إلى هؤلاء المفترسين الطائشينِ. |
Ancak drongo diğer türler avı kaptıkları zaman yanlış alarm verecektir. | TED | ولكن الدرونغو يطلق إنذاراً خاطئاً عندما تكون تلك الكائنات الأخرى قد قبضت على فريسة. |
Saldırılarını planlıyorlardı, böylece avları ne olduğunu anlayamıyordu. | Open Subtitles | تجهز هجومات كى لا تعرف أية فريسة ما يجرى |
Patrice.,seni av köpeği. Bir tane daha buldun. | Open Subtitles | يا لحس الكلب البوليسي لديكي لقد حددتي فريسة اخرى |
Kuzey deniz filleri köpekbalığına av olmamak için dipte yüzüp, gizlenirler. | Open Subtitles | عجول البحر الشمالية تبقى قريبة من القاع بإستعمال التخفى لتتفادى ان تصبح فريسة للقرش |
Doğru, fantezilerini hayata geçirememiş iyi bir adam çok kolay bir av olur. | Open Subtitles | الخاسر الذي ليس له حياة سيكون فريسة سهلة .. |
Bu atalarımız tarafından kısa bir süre önce parçalanmış bir av. | Open Subtitles | هذه فريسة قُتلت للتو ذُبحت بواسطة أجدادنا |
av arayan bir karınca Ayakla Ağ Ören'in tentesinde gezinir durur ama ne kadar ince olursa olsun, ipek örtü koku geçirmez Ağ Ören hareket etmediği sürece karınca, ayağının bir milimetre altındaki avın varlığını algılamaz. | Open Subtitles | نملة باحثة عن فريسة تتجوّل على سطح سرادق غازلة الشباك لكن الطبقة الحريريّة رغم أنها رقيقة إلاّ أنّها غير منفذة للرّوائح |
Bu titreşime, düşen bir yaprak ya da bir su damlası yol açmış olabilir ama titreşimin yinelenmesi ve özellikle bir telden ötekine geçmesi av anlamına gelecektir. | Open Subtitles | قد يُسبّب ذلك ورقة متساقطة أو قطرة ماء، لكن الاهتزاز المتكرّر خاصّة لو ينتقل من خيط لآخر، قد يعني فريسة. |
av olarak gördüğün kopyanla aynı insanı duygulara kapılıyorsun ve bu da seni aynı zafiyete düşürüyor. | Open Subtitles | تسقط فريسة لنفس العواطف الإنسانية كنظيرك تفتح نفسك لنفس نقط الضعف |
Bay Kim saflığı ve gençliği nedeniyle insanlığın tarifsiz iletişim ihtiyacına av olduysa da, araya girmeme ve şunu belirtmeme izin verin: | Open Subtitles | في حين رأينا السيد كيم المزهو بموهبته و شبابه يسقط فريسة بشكل يصعب تفسيره أمام حاجته للتواصل البشري |
Çünkü bu, aksi taktirde ayrımcı işe alma metotlarına yenik düşecek olan kadın yönetmenlerle yöneticilerin tanışmasını sağlıyor. | TED | لأنه يعرض أو يقدم المديرين التنفيذيين للمخرجات الإناث اللاتي يقعن فريسة لممارسات التوظيف الإقصائية. |
Avcılar için kolay bir yem ama balon balığının gizli bir silahı var öyle değil mi? | Open Subtitles | فريسة سهلة للمفترسين لكن السمكة المنتفخة لديها سلاح سري، أليس كذلك؟ |
O kadar güçlü bir avcı ki kendinden on kat ağır bir avı alt edebilir. | Open Subtitles | صيّاد قويّ جداً بحيث يمكنه اسقاط فريسة عشر مرّات وزنه. |
Üç santimetre uzunluğundaki duyargaları, diğer mercanların yakalayabileceğinden daha büyük avları yakalayabilir. | Open Subtitles | مجساته التي يبلغ طولها 3سنتيمترات يمكنها التقاط فريسة اكبر بكثير .مما يمكن لأنواع المرجان الأخرى التقاطه |
Bazı hayvanlar yırtıcıdır, bazılarıysa avdır. | Open Subtitles | بعض الحيوانات مفترسة وبعض الحيوانات تكون فريسة ٌ |
Ona yarı yarıya aşık olmuştun bile. Benimsediğin tekniklerin kurbanı olmuştun. | Open Subtitles | لقد وقعت في حبّها بالفعل، الوقوع فريسة لنفس الأسلوب الذي تستخدمه. |
Birlikte çalışırlarsa... ..büyük avlar yakalayabileceklerini öğrenmişler. | Open Subtitles | تعلّمو أنّه بالعمل سويّة يستطيعون إسقاط فريسة كبيرة |
Bu yetişkin tripsi deler sadece birkaç dakika içinde vücut sıvısını emer, ve diğer ava yönelir, tüm alan boyunca devam eder. | TED | الكبار يمتصه في غضون عدة دقائق فقط، مجرد الذهاب الى فريسة أخرى، يستمر في كل مكان. |
Düzensiz bir şekilde asılırsın ki, balık yaralı ve kolay lokma bir av ile uğraştığını zannetsin. | Open Subtitles | تشديه بقوة وعشوائية، حتى يحصل السمك على انطباع أنه يتعامل مع فريسة سهلة المنال |
Gözlerinin altındaki bu ışık üreten fotoforlar karanlıkta avlarını aramak için kullanılabilmektedir. | Open Subtitles | هذه (الحوامل الضوئية) أسفل عيونها تُستخدم للبحث عن فريسة في هذا الظلام. |
Dünyaya yiyecek sağlayan bu dev tarlalar, kolay avdı. | Open Subtitles | هذه المزارع الواسعة التي أمدتنا بالطعام أصبحت الآن فريسة سهلة |
Uygun bir hedef bulduğunda avını olduğu yerden çıkartır. | Open Subtitles | بمجرد أن تجد فريسة مناسبة لها، تستخرجها و تلتهمها. |
Unutmayın, bayanlar bir şeye karşı mücadele etmezseniz, her şeye şeye yenilirsiniz. | Open Subtitles | تذكرن،سيّداتي.. لو لم تقفن ضدّ شئ، فستقعن فريسة لأيّ شئ |