Bu berbat bir fikir. En acı verici ve en korkunç şekilde ölmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | هذه فكره فظيعه أفضل أن أموت موت مؤلم وكريه |
Daha önce de korkunç şeyler yaptım, Mandy, fakat bu, lanetin şimdiye kadar bana yaptırdığı en kötü şey. | Open Subtitles | عملت اشياء فظيعه يا ماندي لكن هذا الشيء الأسوأ اللعنة أبدا جعلتني أعمل. |
korkunç şeyler yapabileceğine, ve içinde kötülük olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | انا عندى اسابى للاعتقاد بانك قادر على فعل اشياء فظيعه وان عندك الشر مقيم بداخلك |
Bu berbat kokunun ne olduğu bilmiyorum ama iğrenç kokuyor. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ما هذه الرائحه النتنه, ولكنها رائحه فظيعه. |
korkunç şeyler yapabileceğine ve içinde kötülük olduğuna, inanmak için nedenlerim var. | Open Subtitles | انا عندى اسابى للاعتقاد بانك قادر على فعل اشياء فظيعه وان عندك الشر مقيم بداخلك |
Dürüst polisler varoşlara gittiğinde çok korkunç şeyler olur. | Open Subtitles | عندما يذهب الشرطه الشرفاء للمنطقه تحدث أشياء فظيعه |
korkunç derecede karışık, ama orada dört tane var. | Open Subtitles | إنهم يبدو بحال فظيعه لكن كان هناك أربعة منهم |
Sana korkunç şeyler söylediği için, biraz endişelendim. | Open Subtitles | لقد قال اشياء حقاً فظيعه بحقك وكنت قلقه قليلاً |
Kimsenin dinlemediği bir yerde keman çalıyorsun ve, böyle korkunç sözler duyduktan sonra bile, hala hayalini takip edecek cesarete sahipsin. | Open Subtitles | يمكنكِ العزف في مكان لا احد يستطيع سماعكش حتى بعد سماعكِ كلمات فظيعه لازال لديكِ القدره للحفاظ على حلمك |
Ve o kadın, onun içindeki tüm tutkuyu öldürüyor. korkunç bir ilişki... | Open Subtitles | وتدمر كل الرغبات الطبيعيه يالها من علاقة فظيعه |
Kraliçenin korkunç, gizli bir yemek cemiyetine üye olduğunu keşfettim. | Open Subtitles | لقد اكتشفت أن الملكة هي عضو في مجموعه سريه فظيعه مجتمع الاكل |
Evet, harika olacak, diğer patenciler tarafından korkunç şekilde sakatlanmadığın sürece. | Open Subtitles | ,نعم , هذا مثالي فيما عدا ذك الجزء عندما تحصلين على تشوهات فظيعه من المتزلجين الاخرين |
Eminim, onlara ne kadar korkunç ve dolandırıcı olduğumdan bahsetti. | Open Subtitles | انا متأكده انها قالت لهم انني فظيعه وشريره وغشاشه |
Beni kandırıp verdiğiniz ilaçların korkunç yan etkileri vardı. | Open Subtitles | تلك الحبوب خدعتيني لأخذها وهي تسبب أعراض جانبيه فظيعه |
Arkadaşlarıma korkunç şeyler olmasını izlemekten bıktım. | Open Subtitles | لقد إكتفيت من رؤية أشياء فظيعه تحدث لأصدقائي |
Gezileri, oyunları ve beyaz Amerikalıların pişirdiği berbat etnik yemekleri oluyor. | Open Subtitles | لديهم العاب ركوب الخيل وطعام وثني طبخ بطريقه فظيعه من امريكيين بيض |
- Ben-- Sen haklıydın. Ben berbat bir pezevengim. | Open Subtitles | أنت كنت محق لقد كنت قواده فظيعه. |
Çok kötüydü. Ben iğrenç bir insanım. | Open Subtitles | كان شيء فظيع أنا إنسانه فظيعه |
Bu kadın iğrenç. | Open Subtitles | هذه المرأة فظيعه. |
Yani, hanımlar ve beyler, bizim için çok kötü bir kamu güvenliği sonucu ortaya çıkacaktı. | TED | سيداتي وسادتي، إنها نتيجة فظيعه لكُلٍّ منّا. |