Düşünmemi sağladılar ve o kadınlara yaptıkları Walter ile ilgili yaptıkları... | Open Subtitles | ثم سأفكر كثيرا وما فعلوه بتلك النساء، وما فعلوا بأمر والتر |
yaptıkları şeyin cezasını çekmeleri için gücüm yettiğince her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | وسأقوم بكلّ ما في إستطاعتي للتأكّد أن يدفعوا ثمن ما فعلوه. |
En son, silahın yerine kalbinle düşündüğünde ne yaptıklarını hatırlatmama gerek var mı? | Open Subtitles | أم عليّ تذكيرك بما فعلوه بآخر مرّة فكّرتَ فيها بقلبك عوضاً عن مسدّسك؟ |
yaptıklarını düşündüğün şey yani. Kaldı ki bu konuda konuşurken... | Open Subtitles | مما تظن أنهم فعلوه, والذي لازلت أجد صعوبة في تصديق |
Yazık, bilmem neye kızıp da yaptılar bunu. | Open Subtitles | مع أني لا أعلم عن الأحقاد التي دفعتهم.. لفعل ما فعلوه |
Ben iyiyim ama bakın ceketime ne yaptılar. | Open Subtitles | أنا بخير, و لكن أنظر إلى ما فعلوه بمعطفى |
Bana yaptıkları şeye tüm kalbim ve ruhumla nefret ediyorum. | Open Subtitles | . أنا أكره كُل ما فعلوه بى من أعماق قلبى |
Ve yaptıkları şey müzenin ziyaretçilerini saran boşluğun kalitesini artırmak üzere dahili inşa elementi yaratmaktı. | TED | وما فعلوه انهم أنشأوا مبنى متكامل من اجزاء لتحسن مدى المسافات والمساحات التي تحيط زوار المتحف. |
Üniversitesinde Fabian Monrose'nin laboratuvarında yaptıkları ve baktığınızda sezgisel bir şey ama şaşırtıcı türde. | TED | كان هذا مختبر فابيان مونسورس في جامعة كارولينا الشمالية، وما فعلوه كان شيء بديهي بمجرد رؤيته، لكن فيه نوع من المفاجأة. |
Ve sonra, Ekim ayında yaptıkları ise şuydu: Deri hücreleri aldılar, bunları kök hücrelere dönüştürdüler ve bunları karaciğer hücrelerine dönüştürmeye başladılar. | TED | ومن ثم ما فعلوه في أكتوبر هو أنهم أخذوا خلايا جلدية وحولوها إلى خلايا جذعية وبدأوا في تحويلها إلى خلايا كبدية. |
Onu bir yerde tutuyorlar, nerede olduğunu öğrendiğimde ise bana yaptıklarını kanıtlayabileceğim. | Open Subtitles | إنهم يبقونه في مكان ما، وحين أجده سيمكني إثبات ما فعلوه بي |
Bu kişilerin kim olduğunu ve dönenlere ne yaptıklarını bulmam lazım. | Open Subtitles | أنا بحاجة لمعرفة من هم هؤلاء الناس وما فعلوه مع العائدون |
Emeklilik muhasebesini neden bu şekilde yaptıklarını anlamamız gerekiyor. | TED | ينبغي أن نفهم لماذا قاموا بنظام محاسبي للتقاعد بالطريقة التي فعلوه بها |
Kanıtlanmadığı sürece masum sayılırım ve bakın bana ne yaptılar. | Open Subtitles | أنا برئ حتى تثبت إدانتي وانظروا لما فعلوه بي |
Sana ne yaptılarsa, böyle düşünmeni sağlamak için yaptılar. | Open Subtitles | مهما كان الذي فعلوه فقد فعلوا ذلك . لإيهامك بأنك ميت |
Ama patronlar serbesti tanımaya inanmıyordu. Bakın ne yaptılar. | Open Subtitles | لكن الزعماء لا يؤمنون بالتسامح,فاسمعوا ما فعلوه ,كلفوا آرتي بيسكانو |
Konukçum bana yaptıklarına rağmen Pangara'lılar için bir çare aradığızı söylüyor. | Open Subtitles | مضيفتي أخبرتني أنكم تبحثون لمساعدة البانجريين على الرغم مما فعلوه بي |
Hepsi de ağır suçlar işlemişti. Pek azı yaptıklarından pişman gibiydi. | Open Subtitles | الكل كانوا منتهكين عنيفين, البعض منهم ظهروا آسفون على الذي فعلوه |
bu adi herifler yaptıklarının bedelini ödemeliler. | Open Subtitles | على أولئك الأوغاد أن يدفعوا ثمن ما فعلوه |
Ne yaptıklarını duydum. Baskın yapmışlar. | Open Subtitles | لقد سمعت بما فعلوه سمعت أنهم قاموا بمداهمتكم |
Ama keşke onların yaptığı şeyi yapacak cesaret ben de olsaydı. | Open Subtitles | ولكنني أخبرك .أتمنى لو كانت لدي الشجاعة لكي أفعل ما فعلوه |
Önemli olan şu ki, ona ne yaptılarsa bu organizmaya karşı bağışıklık vermiş. | Open Subtitles | مقصدى هو أيا يكن ما فعلوه لها إنه يعطيها حصانه ضد هذا الكائن |
Biz onları bu cennete eğilimli bıraktık ve bak onlar ne yaptı. | Open Subtitles | تركناهم لإدراة هاته الجنّات ، هذا النّعيم أنظر ما الذّي فعلوه |
Yazdım, çünkü yaptığım şeyi neden yaptığımı, onun yaptığı şeyi neden yaptığını, etrafımızdakilerin yaptıkları şeyleri neden yaptıklarını bilmek istedim. | TED | كتبته لأنني اردت ان اعرف لماذا فعلت ما فعلته ولماذا هو فعل ما فعله ولماذا كل من حولنا فعلوا ما فعلوه |
İnsanların ne yaptığını bilmenin yollarından biri ne yapmış olduklarını bilmektir. | Open Subtitles | واحدة من الطرق لتعرفوا ما يفعله الناس هو أن تعرفوا ما فعلوه |
Ona yapılanlardan dolayı onlardan intikam alıyorsun. | Open Subtitles | أنتَ تُذيقهم من نفس الكأس، بسبب ما فعلوه بها. |
O yere yapılanlar hoşuma gitti. On dakika içinde evde görüşürüz. | Open Subtitles | أحب ما فعلوه في هذا المكان سأراك في المنزل بعد 10 دقائق |