Sen iyi bir şeye sahipsin. Ailen için en iyisini yapmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | إن لديك أشياء طيبة حقاً إنك فقط تريد فعل الأفضل لعائلتك |
Kulağa kendin için en iyisini yapmaya çalışıyormuşsun gibi geliyor. | Open Subtitles | حسنٌ، يبدو ذلك أنّك تريد فعل الأفضل لنفسك |
Ama ikimiz içinde en iyisini yapmaya çalışıyorum! | Open Subtitles | -لكنّي أحاول فعل الأفضل لكلينا |
Ama, hey, bir grup kuş... kazandıkları için en iyisini yapabiliyorsa... o zaman ben de yapabilirim. | Open Subtitles | لكن ، إن بعض الطيور يستطيعون فعل الأفضل بما يجنونه يمكنني أيضاً |
Kuruluşundan bu yana, gezegen üzerinde Amerika'nın defalarca ve defalarca "daha iyisini yapabiliriz," diyen tek ülke olduğunu. | Open Subtitles | أن أميركا هي الدولة الوحيدة على الكوكب التي منذ مولدها, قد قالت مراراً وتكرارًا أنها تستطيع فعل الأفضل. |
Çünkü çocuklarımı ve karımı seviyorum. Onun için en iyisini istiyorum. | Open Subtitles | ولأنني أحب أولادي وزوجتي وأريد فعل الأفضل لها |
Kısacası, daha iyisini yapabiliriz. | Open Subtitles | لكي نستطيع فعل الأفضل. |
daha iyisini yapabiliriz. | Open Subtitles | بوسعنا فعل الأفضل |
daha iyisini yapabiliriz. | Open Subtitles | .يمكنّا فعل الأفضل |