Halletmesi gereken başka bir işi vardı, o yüzden önden gitti. | Open Subtitles | , كان لديه امر اخر يهتم به . لذا فقد ذهب |
Böylece değiş tokuşu yapmak için gitti, 5.005.50 paund' a karşı göz, doğru? | Open Subtitles | إذن فقد ذهب لإجراء المقايضة المال مقابل العين ، صحيح ؟ |
Alma'nın sorunu her ne idiyse, onunla birlikte mezara gitti. | Open Subtitles | و مهما كان السبب في ذلك فقد ذهب معها إلى القبر |
Onu bilemem. Bu gece Talya ile konsere gitti. | Open Subtitles | لا أعلم بهذا فقد ذهب لحضور حفلة غنائية الليلة مع تاليا |
Eğer hoşuna gidecekse bu tarafa gitti. | Open Subtitles | إذا أردت أن تعرفي فقد ذهب في هذا الطريق |
Tam ters yöne gitti. | Open Subtitles | فقد ذهب في الاتجاه المعاكس تماماً |
- O zaman arka kapıdan sıvıştı ve Kim'in evine gitti. | Open Subtitles | حسناً ، فقد ذهب إذن إلى الخلف عندما قتل (كيم) |
Ailen Texas'a gitti; ama sen burada mı kaldın? | Open Subtitles | إذن فقد ذهب والداكِ إلى (تكساس) ولكنكِ بقيتِ هنا؟ |
Fakat yine de gitti. | Open Subtitles | لكنه مع ذلك فقد ذهب. |
Üzgünüm, kasabaya gitti. | Open Subtitles | اسف فقد ذهب الى البلدة |
Robbie'yi arıyorsan, kendinden nefret eder hâlde çıkıp gitti. | Open Subtitles | إذا كنت تبحثين عن (روبي) فقد ذهب ليوبخ نفسه في مكان ما |
Bingley babamın yanına gitti bile! | Open Subtitles | فقد ذهب هو لوالدي . |
- Üzgünüm, eve gitti. - Önemli değil. | Open Subtitles | للأسف فقد ذهب - لا بأس - |
(Gülüşmeler) Bilirsiniz, gitti. | TED | (ضحك) كما تعلمون، فقد ذهب. |
gitti. | Open Subtitles | فقد ذهب |
gitti. | Open Subtitles | فقد ذهب |