O zaman onun jipini kullanayım. Herhalde artık ihtiyacı olmayacak. | Open Subtitles | حسنا اظن انني ساستخدم سيارته فهو لن يحتاجها بعد الان |
Bir eseri seslendiren piyaniste tuslara vurus seklinin bilincinde olmasini soylerseniz, O eseri calamayacaktir. | TED | فانت مثلاً ان حاولت ان تجعل عازف البيانو يفكر بطريقة عزفه فهو لن يتمكن من اكمال معزوفته |
O'Neill'in kitabını bitirmeliyim. Bu gidişle asla bitmeyecek. | Open Subtitles | أصغي يجب علي أن أنهي هذا الكتاب فهو لن ينتهي أبداً |
Tereddüt ettiğin seni becermesiyse bunu asla yapmaz, bilesin. | Open Subtitles | وإن كانت فكرة معاشرته هي ما تمنعك فهو لن يرغمك على ذلك |
- Marc şu anda yerinde değil, ama ismini ve numaranı bırakırsan seninle bir daha asla konuşmaz, seni sevimsiz şişko Betty. | Open Subtitles | مارك ليس متوفراً هنا الآن.. لكن اذا اعطيتني اسمك ورقمك فهو لن يتحدث معكِ اطلاقاً يافقمة البحر المقرفة.. |
Çünkü seni hayal kırıklığına uğratamaz. | Open Subtitles | فهو بمثابة الصديق المثالي لكِ فهو لن يخذلكِ ابداً |
İmparator O'nu durduracak. Ab'ı Hayat'ı içemeyecek. | Open Subtitles | سيوقفه الإمبراطور فهو لن يأخذ ماء الحياة |
Evlenince bizimle beraber kalmalarını isterdim, ama O da evin tek erkek çocuğu olduğu için öyle bir şey olamaz. | Open Subtitles | كنت آمل أن يعتمد الابن في القانون لكن خطيبها هو أيضا الابن الوحيد لذلك فهو لن يعمل |
O berbere şans tanımamalıydım. Parayı vermeyecek. | Open Subtitles | ما كان على أن اوافق ذلك الحلاق فهو لن يدفع لى مآلى |
Peki... O zaman yanlış yaşamak hakkında keskin ve sert olamaz. | Open Subtitles | حسنا اذاً فهو لن يستطيع ان يعيش بصورة جيدة وحده |
O zamanlar elliye kadar sayılırdı. | Open Subtitles | بحق المسيح، فهو لن ينهض حتى اذا قاموا بالعد الى الخمسون |
Ama O bedeninde bir tek nefes kaldığı sürece pes etmeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | لكنى أعلم تماماً أنه طالما كان هناك نفساً واحداً فى جسده فهو لن يستسلم |
O yakında değil büyü, hakkında hissediyor yolu. | Open Subtitles | بالطريقة التي يشعر فيها حول السحر فهو لن يأتي قريباً |
- O ise, O yeniden yaşamak olmaz. | Open Subtitles | . إذا كان مشعوذاً فهو لن يكون يعيش ذلك مجدداً |
Evet, umalım ki O da bizim gibi O arabayla fazla uzağa gidemesin. | Open Subtitles | أتعلم، أدعوا الرب أن يفعل فهو لن يستطيع الذهاب لبعيد بسيارتك |
Ne söylüyor sana bilmiyoru ama, birlikte hareket etmeniz için sonsuza kadar seni beklemeyecek. | Open Subtitles | أيًا كان ماسيقوله فهو لن ينتظر طويلًا من أجلكِ ومن أجل أن تصلحي حالك |
Tanrı'nın seni kurtarmasını umuyorsan, boşuna umma. | Open Subtitles | إن كنت تتوقّع أنّ الربّ سيُخلّصك فهو لن يفعل ذلك |
Hayatına devam etmen hayrına olur, seni özlemeyecektir. | Open Subtitles | من الأفضل أن تتخطي الأمر، فهو لن يفتقدكِ |
Hadi, seni incitmez. Güzel bir his veriyor. | Open Subtitles | هيّـا فهو لن يؤذيك ، إنه أمر ممتع |
Kurallarımı kale aldığın sürece seni incitmeyecek. | Open Subtitles | فهو لن يؤذيك طالما أنتي تطيعينني |
Ama, Adımları unutmazsan, seni utandırmaz. | Open Subtitles | لكن انتبه لخطواتك فهو لن يقبلك |