Dünya Savaşı filminde bir kanguru görmek beni şaşırttı. | Open Subtitles | فوجئت لرؤية الكنغر في الحرب العالمية الأولى الملحمة. |
Bir kız olarak bu kadar küçük ve sıska olması beni şaşırttı. | Open Subtitles | فوجئت بأنّها كانت صغيرة جداً وضعيفة , كالفتاة الصغيرة |
Bu bir sürpriz değil. Ama birbirlerine olan sempatilerine baktığımızda görüyorsunuz, daha düşük, ama aslında, bu veriyi ilk gördüğümde, şaşırmıştım. | TED | و لكن عندما ننظر الى مقياس الاحزاب المختلفة ستجد انها اقل، و لكن في الحقيقة، عندما رأيت هذه الارقام لاول مرة، فوجئت. |
Asıl sürpriz çok iyi sürpriz yapmama bu kadar şaşırmış olman bence. | Open Subtitles | حسنا، المفاجأة الحقيقية هي كيف فوجئت أنت أن أنا عظيم في مفاجآت. |
Çok mu Şaşırdın? | Open Subtitles | تبدو كانك فوجئت |
Ama, BM'den tarafından düzenlenen mülteci kampındaki... ...sığınağı görünce çok Şaşırdım. | TED | ولكن فوجئت حين نظرت إلى المأوى، ومخيم للاجئين الذي نظمته الأمم المتحدة. |
Samimiyetimi hoşgörün, bu sabahki kararına şaşırdığımı bilmeni isterim | Open Subtitles | اعذرنى على صراحتى فقد فوجئت لقرارك صباح اليوم لماذا ؟ لقد استأجرتنى ,وأخبرتني |
Büyükannesinin meşe ağacındaki evine doğru yaklaşırken küçük kız kapıyı açık görünce şaşırdı. | Open Subtitles | بينما الفتاة الصغيرة تقترب من شجرة جدتها البلوط، لقد فوجئت لرؤية الباب مفتوحاً. |
Bu ilk başta beni şaşırttı. "Bu beceriksiz Frank Kruger'ın oğlu mu" oldum. | Open Subtitles | فوجئت في البداية لانني لم اكن أعرفك ابن فرانك لكروجر الفاشل. |
İtiraf etmeliyim ki, kimilerinin olumlu oy vermesi beni şaşırttı. | Open Subtitles | -و مع ذلك فاننى اعترف اننى فوجئت ببعض من صوتوا من النواب -افوجئت حقا؟ |
Sadece senden duymak beni şaşırttı. | Open Subtitles | لكني فوجئت بسماعي هذا الكلام منك أنت |
dedi. Biraz şaşırmıştım, ancak o akşam hakkında konuştuğumuz şeyler, aydınlatıcı bir konuşmaydı, | TED | لقد فوجئت بعض الشيء ، ولكن في ذلك المساء هذا ما تحدثنا عنه وقد كانت محادثة شيقة |
Dün kitap hakkında beni görmeye geldiğinizde gereken tepkiyi veremeyecek kadar şaşırmıştım. | Open Subtitles | امس , عندما اتيت لتتحدث معى عن هذا الكتاب لقد فوجئت لدرجة جعلتنى اقاوم |
Dün kitap hakkında beni görmeye geldiğinizde gereken tepkiyi veremeyecek kadar şaşırmıştım. | Open Subtitles | امس , عندما اتيت لتتحدث معى عن هذا الكتاب لقد فوجئت لدرجة جعلتنى اقاوم |
Senin bu işle olan alakandan bahsetmeyecek tabii ki ve şaşırmış görünmek için elinden geleni yapacaksın. | Open Subtitles | سيحمي تورطك الأعمق طبعاً وستجهد في أن تبدو وكأنك فوجئت |
Dr. Lawrence bunu henüz yapmamış olmamıza şaşırmış. | Open Subtitles | أوه، د. لورانس فوجئت بأننا لم نفعل ذلك بالفعل |
Bana söylersen yine de şaşırmış gibi davranırım. | Open Subtitles | إن أخبرتني سأتظاهر أنني فوجئت بها |
Şaşırdın mı? | Open Subtitles | هل فوجئت ؟ |
Şaşırdın mı yani? | Open Subtitles | وكيف فوجئت بهذا؟ ! |
Ve bu yüzden Şaşırdım, aslında, yarıştığımız insanların listesine bakınca ödül törenine bile gitmedim. | TED | وفي الواقع، فوجئت للغاية، عند نظري لقائمة أسماء الأشخاص الذين واجهناهم، لم أحضر حتى حفل توزيع الجوائز. |
Keşke şaşırdığımı söyleyebilseydim ama şaşırmadım. | Open Subtitles | ليتني أستطيع أن أقول أني قد فوجئت بهذا |
O gece beni hayatta görünce demek bu yüzden çok şaşırdı. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنّها فوجئت لرؤيتي على قيد الحياة في تلك الليلة |
Tabii ki de dolar olacak Takıldığım yere bak? | Open Subtitles | أنتظر، بالطبع دولار لماذا كان هذا الجزء فوجئت به؟ |