ويكيبيديا

    "فيه أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bir
        
    • gün
        
    • olduğunu
        
    Charles Darwin bile, 1860'da Asa Gray'e yazdığı bir mektupta, tavus kuşu kuyruğu görmenin onu hasta ettiğini yazdı. TED حتى تشارلز داروين، في عام 1860 أرسل خطاباً إلى اسا جراي كتب فيه أن منظر ذيل الطاووس جعله يمرض.
    Evet, bir o... bir de beladan uzak durabileceğim bir yer. Open Subtitles حسنا, وسيكون لديه مكان يمكنني فيه أن أبتعد عن المشاكل, نعم
    Önce kartımı kaybettim diye başlayan bir dilekçe yazman gerekiyor. Open Subtitles أولا يجب أن تقدم طلبا تقول فيه أن بطاقتك فُقدت
    Benim için bir şey yapmanı ne zaman istiyorum ki? Her gün! Open Subtitles كم من المرات أسألك فيه أن تفعل شيئاً لي؟
    Her gün zamanı geri döndürmeyi istiyorum ama yapamam. Open Subtitles كل يوم أتمنى فيه أن أرجع بالزمن للخلف لكني لا أستطيع
    Sanırım, o anda özgün ve saf bir şey dinledikleri için. Neyin gerçek neyin reklam olduğunu anlamanın çok zor olduğu bir dönemde. TED وإنما لأنهم يسمعون شيئا صادقا ونقيا في زمن من الصعب فيه أن تفرق بين الحقيقي والإعلان التجاري.
    bir kadın tecavüze uğradığı zaman hamile kalamayacağı konusunda makale yazmadınız mı? Open Subtitles ألم تكتب بحثًا تقول فيه أن النساء لا يمكنهن الحمل بعد الاغتصاب؟
    Sadece Noel onun için pek de mutlu bir dönem değil. Open Subtitles الأمر وما فيه أن أعياد الميلاد ليست بالأوقات السعيدة بالنسبة لها.
    Kendi başlarına, yola çıkmaları gerektiği bir zaman zor deneyimlerden öğrenerek... Open Subtitles الوقت الذي يجب فيه أن ينطلقون وحدهم ويتعلّمون من التجربة القاسية
    Fakat şu an, birisinin tahminen aşırı stresten ötürü yüksek risk taşıdığı bir senaryo hayal edelim. TED ولكن الآن، تخيلوا سيناريو حيث نعرف فيه أن شخصًا ما يتعرض لاحتمالية ضغط شديد.
    Bu sabah sözlüğe baktım ve şöyle diyor Danalarını damgalamayan bir adam varmış. TED لذا هذا الصباح ذهبت للبحث في القاموس ، ويقال فيه أن هناك ذلك الرجل الذي لم يضع العلامة التجارية لماشيته.
    İhtisas dönemimi tamamladığımda, gerçekten ihtiyaç duyulduğumu hissettiğim bir yere gitmek istedim, farklılık yapabileceğim bir yere. TED عندما انتهيت من فترة تدريبي، وأردت الذهاب إلى مكان حيث أحِسُّ أن هناك من يحتاجني إلى مكان أستطيع فيه أن أصنع الفرق
    Ve dünyayı kusursuz fiziksel ve dijital bağlantısallıkta sarmalayarak biz kendi coğrafi sınırlarını aşabilen insanların olduğu bir dünyaya doğru evriliyoruz. TED وعن طريق لف العالم في مثل هذا الرابط الحسي و الرقمي، فنحن نتطور نحو عالم يمكن للناس فيه أن ترقى فوق القيود الجغرافية.
    Katılımcıları iyi eğitilmiş olmalı ve kesin hedeflere sahip olmalı ve liderlerinin bu hedefleri nasıl yerine getirecekleri konusunda bir stratejileri olmalı. TED لابد للمشاركين فيه أن يتم تدريبهم جيدًا، وأن يكون لهم أهداف وضحة، ولابد لقادتهم أن يكون لهم استراتيجية تمكنهم من الوصول لأهدافهم.
    Fakat o anı tekrar yaşamayı ve bu defa farklı davranmayı dilemediğim bir gün bile geçmedi. Open Subtitles لكن لم يمر يوم دون أن أتمنى فيه أن أعيش هذه اللحظة ثانيةً و أقوم بها بشكل مختلف.
    bir gün, çok yapmak istediğim şey arka bahçeme ufak bir sera kurmak. Open Subtitles ما الذي أرغب فيه أن يتحقق يوما هو أن أقع في الحب و أن أبني خلف بيتي بيت زجاجي للزراعة
    - Zor bir gün olduğuna eminim. - Sıradan bir gün. Open Subtitles يوم يصعب عليك فيه أن تنسى انك أبن أليك ميسون.
    Henüz kullanmıyor olsan da bir gün keşke çalışsalardı dersin. Open Subtitles فسيأتي اليوم الذي تحب فيه أن تجدها صالحه للعمل
    Konyak zevkimizin tek ortak yönümüz olduğunu düşünürdüm. Open Subtitles مر وقتاً ظننت فيه أن ذواقنا في البراندي هو الأمر الوحيد المشترك بيننا
    Belki de bir arkadaşın, senin üzgün olduğunu anlayıp, konuşmak istemesini beklemek çok fazlaydı. Open Subtitles ربما يكون من المبالغ فيه أن تتوقع أن يشعر صديقك باستيائك و أن يريد التحدث معك بخصوص ذلك الأمر

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد